12 Ekim 2010 Salı

Emir Kusturica ve Ötesi

Geçen hafta ülkenin gündeminde Emir Kusturica vardı. Antalya Film Festivaline katılması, Kültür Bakanının protestosu, basında yazılanlar, Semih Kaplanoğlu ile aralarındaki tartışma vb... vb... gündemi epeyce işgal etti. Sonunda da Kusturica memleketine geri döndü. Giderken de bir basın toplantısı yaptı, kendince bir takım yerlere ayar vermeye çalıştı. Şahsım olarak bu ayara cevap vermek istedim:

"Emir Kusturica, iyi bir yönetmen olabilirsin. Zamanında kimlik bunalımına düşmüş de olabilirsin. Zaten aklı ve vicdanı olan hangi insanın kimlik bunalımında olmadığı söylenebilir. Belki de insan olup olmamakladır sorunumuz, belki de kimliğimizi insanlığımızın önüne geçirdiğimiz için oluyordur her türlü kötülük. Farkında mısın? Her şey iyi hoş da demişsin ki, "tencere dibin kara, seninki benden kara." Hatta Semih Kaplanoğlu'nu eleştirirken "Ermeni Soykırımı"nı hatırlatmışsın. Kaplanoğlu'nun 1915'deki soykırıma duyarlı olduğunu ya da "özür diliyorum" kampanyasına imzasıyla destek olduğunu da bilmiyor da olabilirsin. Cahilliğin mazur görülebilir. Fakat asla mazur görülemeyecek olan şey, "senin soykırımın benim soykırımımı döver" mantığı. Ah Emir Kusturica, biliyor musun her soykırım kötüdür. Yahudi, Ermeni, Boşnak fark eder mi?

"Miloseviç aslında çok iyi bir insandı, Yugoslavya'nın parçalanmasını istemiyordu" demişsin. Fakat bil ki ben ve benim gibi düşünenler "Talat Paşa ve İttihatçılar çok iyi insandı, Osmanlı'nın parçalanmasını istemiyordu" demiyorlar, onları lanetliyorlar. Türkiye'de sayımız şu an çok az olabilir ama doğrusu budur. Meselenin kaynağına inmek ve soykırımları yaratan dünya düzenini sorgulamak önemlidir. Ki bu tür şeyler bir daha tekerrür etmesin. Yoksa Sırp da olabilirsin, Boşnak da, Ermeni de olabilirsin, Türk de. Hiç "Hitler çok iyi insandı, Almanya'nın parçalanmasını istemiyordu" denebilir mi?

Güzel numaraydı Kusturica, ama ben yemedim.

2 yorum: