Mihail Mihayloviç
Bahtin (17 Ekim 1895 – 7 Mart 1975). Rus filozof ve edebiyat teorisyeni.
Bahtin,
20. yüzyıl düşünce hayatında etkili olmuş isimlerinden biridir ve geliştirdigi
perspektif ve kavramlar doğrudan felsefi metinler üretmese de her zaman
kuramsal tartışmaların merkezinde yeralmıştır. Onun çalışmaları Marksizm,
Yapısalcılık (özellikle dilbilim), Göstergebilim alanlarıyla hem etkileşim
halinde olmuş hem de bu alanları dolaylı ya da dolaysız etkilemiştir.
Onun
düşünceleri yirminci yüzyılın ikinci yarısında, özellikle yetmişlerden itibaren
etkili olmuştur. Bahtin Vitebsk şehrine taşınmış ve burada Bahtin Çevresi
denilen bir grup entelektüelle birlikte çalışmalar yapmıştır. Bahtin düşün
alanına karnaval, diyaloji, kronotop gibi çok önemli kavramlar armağan
etmiştir. Bu kavramlardan “karnaval” ve edebiyatta karnaval kavramlarına kısaca bakmaya çalışacağız.
Karnavalın
Kökenleri:
Mihail
Bahtin’in karnaval düşüncesi, fikrin felsefi kökenlerine çok az dikkat
edilerek, heyecanla benimsenip, çeşitli şekillerde uygulamaya konmuştur.
Bahtin’in “halk”ın zapt edilemeyen şenlik ruhu imgesini anımsatışı, popüler
kültürü meşru bir inceleme nesnesi olarak ortaya koymaya çalışan birçok modern
yazar tarafından can-ı gönülden desteklenmiştir. Buna rağmen Bahtin daha ziyade
eski popüler şenlik kültürü biçimlerinin edebiyattaki varlığı ve türün
gelişiminde nasıl belirleyici bir etkiye sahip olduklarıyla ilgilenmekteydi.
Örneğin kendi çağının önemli popüler kültür aracı olan sinemayı göz ardı ederek
çalışmalarına dahil etmemiştir.
Nikolai
Marr’ın kuramına göre, tüm insanlık ortak, hatta aslında ilkel ve bazı
özellikleri sonraki kültürde korunan bir mit mirasını paylaşmaktadır. Bu
kuramdan hareketle Bahtin, karnaval kültür biçimlerinin izini geçmişe doğru
sürer ve ilk çağdaki, şenliklerde özellikle de Roma Satürn Bayramı’ında arar.
Satürn
Bayramı: ROMA İmparatorluğunda, sayıca çok fazla olan kölelerin kendilerinden
çok az olan yöneticilere baş kaldırmasını önlemek, hayal kırıklıklarını ve
sorunlarını unutturmak amacıyla yapılan şenliklerdir.
Bahtin,
şenliğimsi eğlence biçimlerinin daha da eskiye, tarih öncesine dek uzandığını
söyler. Bu eğlencelerde besin, ölüm ve yeniden doğuş, kötürüm yapma, efendi ve
köle, gülme, övgü ve yergi, tören alayı vb metaforlara, (parodik biçimlere) dikkat
çeker.
Bahtin’e
göre, parodik biçimler eleştirel bilincin doğuşuna kanıt olarak sunulabilir ve
simgesel biçimlerin açıklanmasında a priori (önceleyen) ögeler taşır.
Parodik
biçimler;
-
Kökenine karşıttır.
-
Devrimci ve özgürleştiricidir, özgür konuşmanın tipik örneğidir.
-
Dinsel kuralların zayıfladığının izleri vardır.
Bahtin’in gözünde parodi modeli,
isyankar özgürlüğe sahip ortaçağ karnavalıdır. Buradan hareketle şu tespitleri
yapar Bahtin;
Avrupa
ortaçağındaki büyük şehirlerde yılın üçte birini dolduran karnavalcılık,
çeşitli yortu, panayır ve bayramlarda doruğa ulaşmaktadır. Her karnavalda
cehennemi temsil eden bir karnaval gemi ya da arabası yakılmakta, böylece,
karnaval için toplanmış, yüzlerini boyayıp kılık değiştirmiş, yaşama başkasının
aynasından bakabilme erdemini tatmış halk yığınları, zengini- yoksuluyla, genci
yaşlısı, sakatı sağlıklısıyla bir araya gelmişlerdir; Tanrı’nın elçisi
geçinenlere ve onların işaret ettiklerine karşı meydan okumaktadırlar.
Karnaval
Bahtin için antropolojik terimler ile tanımlanan bir çeşit proto-tür (yani ilk
tür)’dür. Bu tür edebiyat tarihi boyunca farklı biçimlerde yeniden boy
gösterir; gerçekten de, özgül ve saptanabilir türsel biçimlerin tarihin her
noktasında çeşitli görünümlerde varlığını koruduğu kabul edilir. Karnaval ilk
homojen bütünlüğün yeniden dönüşüdür ve bu dönüş ile birlikte, edebi türler
sınıf-öncesi bilinç atmosferinde yenilenirler.
Bahtin, karnavalın
özelliklerini şu şekilde belirtir:
- Hiyerarşik yapının ve onunla bağlantılı korku, saygı ve görgü kurallarının askıya alınması;
- İnsanlar arasındaki mesafenin ortadan kalkması ve böylelikle insanlar arasında özgür ve samimi temasın başlaması;
- “Hayatın olağan akışı”ndan bir kopuş olarak acayipliğin veya yabansılığın ortaya çıkması.
- Değerlere, düşüncelere, fenomenlere (yani duyularla algılanabilen şeylere) karşı özgür ve samimi bir tutum benimsenmesi ve böylelikle kutsallık ile kutsallığa saygısızlık arasında, yüksek ile alçak arasında temasların ve farklı kombinasyonların yeşermesi;
- Yeryüzünün ve bedenin üretken güçleri vurgulanarak dine ve kutsal şeylere karşı saygısızlık, müstehcenlikler ve semavi olanı yeryüzüne indirme, onu dünyevi kılma;
- Mecazi ölüm ve dirilme aracılığıyla bir karnaval kralı seçme, karnaval kralını taçlandırma ve tacını alma ritüeli;
Sonuç
olarak;
Karnavalda
toplumsal rollerin değişmezliği geri plana itilir ve bir süreliğine askıya
alınır; ciddi hiyerarşik figürlerin parodileştirilmiş ikizleri, çiftleri
vardır; sözgelimi kralın yerini soytarı alır; rahibin yerini düzenbaz veya
şarlatan alır; gerçekten de, toplumun tüm yapısı bir süreliğine tersine
çevrilip, alaşağı edilerek gülünçleştirilir. Kolektif karnaval deneyimlerinde
toplumun dağınık ve çeşitli olan yapısı geçici olarak askıya alınır ve ilkel,
sınıf-öncesi toplumun kütlesi yeniden tesis edilir. Bedenlerin çarpışması, yani
fiziksel teması bile belli bir anlam kazanır. Birey topluluğun ayrılmaz bir
parçası olduğunu, insanların, halkın kütlesel bedeninin bir üyesi olduğunu
duyumsar. Bu bütünde bireyin bedeni belli ölçüde kendisi olmaktan çıkar; örneğin;
kılık ve kıyafet değişimleri ile adeta bedenlerin değiş tokuşu mümkündür.
Hayat ile kültürün
ortasında bulunan karnaval, soyut kavramlar ile yeterince ifade edilemiyor olsa
da, dünyanın somut şekilde deneyimlenmesidir. Bu durum sanatsal imgelere,
dolayısıyla edebiyata tercüme edilmeye tamamen açık olduğu anlamına gelir.
Böylelikle edebiyat karnavallaşmış hale gelir.
Edebiyatta Karnaval:
Bahtin, Orta Çağ’da karnaval kültürünün sadece küçük adalar
halinde var olduğunu, kültürel hayatın önemli bir bölümünden tecrit edilmiş
olduğunu ileri sürer. “Dostoyevski Poetikasının Sorunları” kitabında bu durumu
şu şekilde ifade eder:
“Bir Orta Çağ bireyinin adeta iki hayat sürdüğü
söylenebilir: biri resmi, yani baştan sona ciddi ve kasvetli, katı bir
hiyerarşik düzene tâbi, korku dolu, dogmacı, saygı ve dindarlık yüklü bir
hayattı. Öbürü ise karnaval alanının hayatı. Özgür ve kısıtlanmamış, zıt değerlerle
dolu, gülme, küfür, kaba sabalık, kutsal olan her şeye karşı saygısızlık,
alçaltmalar, aşağılamalar, gülünçleştirmeler ve müstechenlikler, herkesle ve
her şeyle samimi bir temasın yaşandığı bir hayattı bu ikincisi. Bu hayatların
ikisi de meşruydu ama katı sınırlar ile birbirinden ayrılmışlardı.”
Ama bu söz konusu “hayatlar”ın kendi içlerine kapalı
doğaları Rönesans ile birlikte değişir. Bu hem modern romanın gelişimiyle hem
de modern roman aracılığıyla meydana gelir. Bu noktada Rabelais, modern romanın gelişiminde çok
önemli ve özel bir yere sahiptir.
Rabelais kimdir peki?

Ana eseri Gargantua ve Pantagruel´dir. Bu
neşeli, çoğu zaman da patavatsız beş kitaplık anlatı 1532 ile 1564 arasında
yayımlandı. Rabelais, çarpıcı öğretilerin ve genelde vahşi fiziksel esprilerin
birleştirildiği bir biçimde yazmıştı bu eserlerini. Bu çalışma, dönemin yasal,
politik, dini ve toplumsal kurumlarını eleştirmekteydi.
Konumuza dönersek;
Döneminde Stalin yönetimiyle başı derde girmiş ve Rabelais
hakkındaki kitabını çok geç bastırabilmiş olan Bahtin, Rabelais’in bazı
romanlarınından aldığı parçaların ayrıntılı bir analizine girişir ve
Rabelais’in bedenselliği yüceltişinde, kolektif eğlence, işeme, dışkılama ve
benzeri imgelerin üzerinde durmasında kişinin dünyaya bütün olarak sunuluşunu
görür; yeme içme ve dışkılama tamamlanmamış olan ve dünyayla birlikte oluş
sürecinde bulunan bedenin açıklığını gösterir. Bu, klasik estetiğinin
tamamlanmış, kusursuzca orantılı bedeni ile tezattır. Bahtin, Rabelais’in pazar
yerinin dilini canlı bir şekilde tasvir edişinde yine karnavalın zıt değerliliğini
görür: bu dilde övgüler, ironinin izini taşır. Sövgüler, sevecendir.
Müstechenliğin ve dilin edepsiz yönlerinin kutsanması, Latince ile temsil
edilen toplumsal hiyerarşinin soylulaştırılmış ve yüceltilmiş dilinin
karşıtıdır. İki dil buluşur ve birbirlerinin ideolojik yapılarına ışık
tutarlar. Rabelais’in bazen devasa boyutlarda sunulan alt sınıftan
karakterleri, kendilerinden “daha iyi, daha soylu, daha yüce, daha kutsal vb”
olanların takıntılarıyla acımasızca dalga geçer ve onları parodileştirir; yine
de gülmeleri küçük düşürücü alaycılık değildir, popüler eğlencenin, şenliğin
hayat dolu gücüyle kaplıdır. Tek yönlü ve ciddi olan resmi kültür, romanın
uzamında karnaval dünyasının zıt-değerli imgeleriyle ve gelenek karşıtlığıyla
karşılaşır.
Karnaval
ve Edebiyatta Karnaval konusu oldukça detaylı ve Yeni-Hegelcilik / Yeni
Kantçılık, Sokratik Diyalog ve Menippos Yergisi, Grotesk, Dostoyevski’de
Karnaval, Goethe ve Gerçeklik gibi kavram ve konulara uzanmayı
gerektiriyor. Daha detaylı bilgi için,
Ivan Illich’in Şenlikli Toplum ve çevirisi çok iyi olmasa da Craig Brandist’in
“Bahtin ve Çevresi” kitaplarına bakılabilir.
Tam da Bahtin ve Çevresini okurken... iyi oldu.:) Kafayı Bahtin'e takan tek kişi ben değilmişim.
YanıtlaSilAvram HKE, Bahtin ile ilgili biraz da eğlenceli denilebilecek bir kitap önermek isterim: Terry Eagleton - Azizler ve Alimler.
YanıtlaSilOsman Akınhay çevirisidir, keyifle okunur...