8 Kasım 2010 Pazartesi

Uzaylılar hoşgeldiniz

Mevzu gündemin biraz gerisinde kalmış bir şeye dair olsa da, mesele her zaman baki. Merak ediyorum Amazonların derinliklerinde "medeniyet"le tanışmamış şanslı kabilelere bakışımız ile uzaylı kardeşlerimizin bize bakışları arasında bir analoji (benzeşme) var mıdır?


Malum bundan iki yıl önce bir araştırma ekibi helikoplerle adamların başlarına dikilerek onları fotoğrafladılar. Bi gidip gene geldiler, bu sefer yerlilerin onları boyanmış ve silah kuşanmış halde olduklarını gözlemlediler falan...


Uzaylılar konusunda çok kafa yormuş, derneklere, tartışmalara katılmış biri de değilim. Koca evrenimiz var elhamdülillah vardır bizimki gibi ferah, nezih gezegenler de deyip geçerim. Varsa da ben onların yerinde olsam, bu kabileleri inceleyen bilim adamları gibi arada bir data toplar incelemeye eğlenmeye devam ederim açıkcası.


Fî tarihinde karşı karşıya kaldığım şöyle bir soru muhtemelen mevcut bir takım uzaylıların bize bakışını analojik olarak anlayabilmek için faydalı olabilir:


3 boyutlu bir cisim (misal biz) 4 boyutlu bir cismi nasıl görür?


Uzun süre düşünülse de insanın aklında bir şey canlanmaması doğal. Bu soruya yanıt bir hikayeyle analojik olarak bir matematikçi tarafından şöyle anlatılmış:


Kimsenin 3. boyutunun olmadığı 2 boyutlu bir dünyada olduğunu varsayalım. Bir düz kağıt üstündeymiş gibi. Bunun üstünde yaşayan, örneğin, kare şeklindeki bir cisme dünyasına gelip konmuş üç boyutlu bir canlı, tanrısal güçleri olan bir şey gibi gelir. Bu kareyi onun ulaşamadığı üçüncü boyuta çekip ona dünyasını gösterebilir. Hatta karenin birazcık üstünde yer alarak ona hiç görünmeden her yerde onunla birlikte olabilir. Soruyu cevaplamak için tersten düşünürsek, işte 4 boyutlu bir cisim 3 boyutlu bir cismi, 3 boyutlu bir cismin 2 boyutlu bir cismi gördüğü gibi görür.

Yakın vakitte yarım saatlik bir animasyon filmi de çekilen bu hikayenin fragmanı bile yukarıdakileri anlamaya oldukça yardımcı:



Bu analojiyi uzaylılar, biz ve bizden uzak yerliler şeklinde de kurabiliriz sanki. Uzaylılar 4 boyutlu varlıklar da olabilir. Yani biz farketmeden bizi rahatça gözlemleyen, icabında görünmek isterse görünen. Biz de istediğimiz anda yerlilere kendimizi gösterebiliyoruz. Ya da hiç dokanmayıp, tepelerinden uydu, mobese allah ne verdiyse kullanarak sadece gözlemleyebiliriz.


Neyse efendim, bu kadar kafa ütüledikten sonra mevzuyu başlığa ve de kendi yerelimize bağlamak isterim. Artık günümüzde esamesi okumayan halk edebiyatında ve müziğinde politik taşlamanın en güzel örneklerini vermiş bir halk ozanı Kırşehirli Şemsi Yastıman, bu konuda önemli şeyler söylemiş. Türlü darbeler ve son olarak 12 Eylül'le piyasadan tamamen silinmiş, Sivas 93le yeniden yeşerebilecek tomurcukları kazınmış bu işin pîri olan Alevi ozanlar kendi iç dünyalarına dönmeye mahkum edilmişken, politik Alevî hareketiyle doğrudan bağı olmayan ve Orta Anadolu'dan da bu tipte kolay kolay yetişmeyen bu Türkmen ozanı kıymetini bilerek ve büyük bir keyifle takdim ederim.





Orta Anadolu Türkçesinden veya kayıttan kaynaklı anlaşılamayabilecek durumlar için: http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=7792374

Alttaki resim ise MEB'in 10. sınıflara dağıttığı İngilizce kitabından:

8 yorum:

  1. 2 boyutlu bir dünya bizim için görünmezdir!

    3 boyutlu (aslında doğrusu 4) bir dünyada yaşayan bizler için 2 boyutlu cisimler GÖRÜNMEZDİR!

    YanıtlaSil
  2. Selam,

    Öncelikle güzel bir yazı olduğunu belirteyim. Analoji ise tam yerinde. Uzaylıların, eğer dünyaya varabildilerse, bize görünmeden bizi gözlemleme motivlerini açıklıyor olabilir diye düşünüyorum. Arada bazı farklar var, ama yine de temel olarak aynı motivle bu işi yapabilirler. Ama yorumda bunu sorgulamayacağım, çünkü elimizde hiçbir veri yok uzaylılar geldi/gelmedi, boş yere kürek çekmekten hoşlanmıyorum.

    Gelelim, asıl değineceğim noktaya. Görüyorum ki sen de, insaların %95'i gibi(aslına bakarsan fizikle çok yakından alakası bulunan insanlar dışındaki insanlar gibi) "boyut"u yanlış tanımlıyorsun. 3 boyut'a kadar hay hay, güzelce tanımlanabiliyor. 4. boyutu biraz irdelememiz lazım, kolayca kestirip atamıyoruz. Bir defa, boyutları sıraya biz sokuyoruz. Evrensel olarak x,y,z,t... diye devam etmiyor boyutlar. 4. boyuttan kastımızın "zaman" boyutu olduğunu varsayıyorum, çünkü bazı bakımlardan gerçekten de x,y,z gibi bir koordinata benzerlik gösteriyor(ama genel görelilikte pek öyle değil, yine de şimdilik klasik fizikte irdeleyelim). Soru şu: 3 boyutu algılama yeteneğine sahip bir cisim(3 boyutlu bir cisim demiyorum bakın, cisimin boyutlarını tanımlamak anlamsız olabilir) 4 boyuttan gelen uyarıları nasıl algılar? Soruyu biraz önceki tanımlarımızla şuna indirgeyebiliriz: x,y,z koordinatlarını algılama yeteneğine sahip bir cisim, x,y,z,t koordinatlarını nasıl algılar. Kısacası, t koordinatı üzerinde dolaşamıyor, ona gönderilen verileri x,y,z şeklinde işliyor. Böyle tanımlayınca işimiz basitleşiyor, bu cismin göreceği şey için flatland örneği baya güzel aslına bakarsan. Ama şöyle düşünelim, flatlandde bir gözlemciyiz, ve bizim flatlandimizden diklemesine geçen 3 boyutlu bir cismi, mesela bir topu gözlemleyelim. Top, flatlandimize dokunduğu anda bir nokta olarak ortaya çıkar. Geçme işlemi devam ettikçe, uzamakta olan bir çizgi şeklinde gözükür, ta ki ekvatorunun tamamı flatland'in içine girene kadar. Bu noktadan sonra çizgi kısalmaya başlar, nokta olur ve top bizim düzlemimizden kopar. Bunu 3-4 ilişkisi için kullanacak olursak. t koordinatında ilerlemekte olan bir cismi, biz sürekli değişen(veya sabit, duruma göre) x,y,z olarak algılarız. Mesela, t koordinatından hızla geçmekte olan bir insan yüzünü canlandır kafanda. Bebek olarak başlar, büyür, büyür, en sonunda yaşlanır ve ölür. Böylece aynı cismin "cross-section"larını üç boyutlu olarak gördük, ama bir kerede değil, tıpkı flatlanddeki bir gözlemci gibi.

    (karakter sınırını aştı diğer yorumda devam ediyor.)

    YanıtlaSil
  3. yorumun devamı nerede?

    YanıtlaSil
  4. yorumun devamı neden silindi?

    YanıtlaSil
  5. Adam ne güzel anlatıyordu devamını neden sildiniz? Sizin gibi düşünmeyen biri sizi rahatsız mı etti? Sansürcü zihniyet istediği gibi at koşturuyor ama sizin sansürlenmekten korkamıza zaten gerek yok, siz işinizi biliyorsunuz.
    Bu yorumun da silineceğini bilmek oldukça üzücü, elbette ki sizin adınıza...

    YanıtlaSil
  6. Benim anlamadığım şey şu. Bu blogda postlara yapılan yorumların içinde hakaret, küfür ve malumunuz olan ayrımcı söylemler yoksa o yorumlar silinmez. Herkes istediğini yazabilir buraya ve herkesin her şeyi yazma özgürlüğünü de her platformda dile getirir bu blog sahipleri. Şimdi bu posta yapılan bir yorumun devamı niye silinsin ki? Bir yanlışlık olma ihtimali olamaz mı? Genellikle bu blogdaki yorumları onaylayan kişi benim ve eğer ben sildiysem de bu sadece bir hata sonucudur. Buyrun tekrar yollayın yorumun devamını ve iki yorumu birleştirip -gerekli açıklamayı da yapıp- post olarak girelim. Hayatını sansürle savaşa, düşünce özgürlüğüne adamış insanlara bu sansürcü yaftası yapıştırma sevdasından belki böylece vazgeçersiniz.

    YanıtlaSil
  7. analoji güzel, ancak aynı şekilde 2 boyutlu uzaylıları da algılayamayabiliriz. kalınlığı olmayan bir düzlem mesela, eğer bir ışın falan yaymıyorsa, yani 3. boyuta aktardığı bir sinyal yoksa, nasıl algılayalım? yayıyor olsa bile, biz onun tam olarak "şeklini" tespit edemeyebiliriz, çünkü 4. boyutta "kıvrılmış" olabilir.

    YanıtlaSil
  8. Bu konuda uzun sure arastirma yapmis ve akil yormus biri olarak, Cem Bey'in yorumunu gayet yerinde buldum.
    Ilk vakitler, heycanli bir ergen zamanlarinda, fizikle ve teorik matematikle yakindan ilgilenirken, insan bu ornekleme ile yani 2. ve 3. boyut arasindaki iliski gibi 3. ve 4. boyut arasindaki gibi bir iliski olabilir ve bu yalniz fiziksel/cismî olabilir diye dusunuyor.

    Fakat daha sonralari daha genis ve anlamli veriler almaya basladiktan sonra cok basit cikarimlar ortaya cikti Cem Bey'in de belirttigi gibi.
    Bizler yalnizca ucuncu boyutta kisilmis varliklar degiliz haliyle. OYle olsa zaman mevhumundan etkilenmez ve etkilesime giremezdik. Hatta diger boyutlar oldugu var sayilan cekim kuvvletier ve diger varsayimlardan da etkilenmezdik. Bizler hangi boyuttayiz bilemiyorum Cem Bey'in de belirttigi gibi, ancak yalnizca bize yakin alt ve ust boyutlardan algiladiklarimizla olusturdugumuz illustratif ve hayali bir dunya var. Her canlinin ayni atadan geldigimizi varsaysak bile dunyayi anlama egrisi cok farkli.

    Bu analojik/anlam benzerstirme cikarimindaki temel problem su. Eger boyutlari temel fiziksel olarak ayirsak bile, bizden alt boyutta oldugunu varsaydigimiz 2 bir canli, canliligini devam ettirmek icin gereken etkilesimi kuramayacaktir. Bizim hayal ettigimiz gibi flatland in var olmasi mumkun degildir. Bir flat olusmasi icin ucuncu boyutta en az bir olcek yuksekliginiz olmasi gerekir. Yani atom olabilmek icin ucuncu boyut gerekir. Atom yoksa molekuler yapilar yoksa bildigimiz anlamdaki flatland canliligi tartismali olur.
    Bu uzaylilar 4. boyutta veya daha ileride olabilir var sayimi, eger zamanla gelismislik varsayimini ifade ediyorsa cok anlamli kalmayabilir.
    Canliligin dunyada olmadigi, baslamadigi ve bize baska yerlerden geldigi konusu hayli guc kazanan bir konu. Bir cok maddenin, daha dogrusu madde gezgenlerinin, zamanla birbirlerine carpip karisarak bizimki gibi farkli dengeleri olusturdugu bir gercek. Var saydigimiz ilk patlamada yogunlasan malzemeler zamanla farkli elementlere donuserek ergime noktasindan cikmis olmalilar. Temelde butun malzemelerin kaynagi ayni oldugunu varsaydigimizdan boyle dusunuyorum.
    Dunya henuz sicakken carpan farkli buzlar regimeden cikan dunya ile birlikte ayrisarak farkli malzemeler olusturmaya devam etmis olmalilar. Bu cok uzun bir surec ve hayal etmek cok guc. Haliyle bildigimiz kadariyla da gezegenimizin yasi, soguma egirisi ile de yasamin baslamasina yetecek kadar zaman olup olmadigi tartismali bir konu.
    Var saydigimiz cok buyuk bir ihtimal yasamin daha yasli bir gezegenden bize gelmis olmasidir. Ambiyogenez teoremi dunyada degil de baska vaysaydigimiz bir gezegende gerceklesip ilk hucrelerin veya baska bicimdeki canlilarin buraya dusmesi gibi.
    Bunlara ragmen veya paralel, baska gezegenlerde bizlere benzer veya tamamen baska canlilarin var olmasi akla cok uzak bir bilgi degil. Ancak bunu tepemize gemilerle inebilecek canlilar olarak tanimlamaya calismak cok insani bir fantazi.
    Bizden cok farkli bir yasam bicimleri var olabilir veya bambaska bir dusunce yapilari olabilir varlarsa.
    Uzerine gercekten fantazilere kacmadan ama fantazilerden beslenerek dusunulmesi gereken, bilimden elde ettiklerimizle eleyip, surekli yeni dusuncelere acik olarak bakmamiz gereken hassas konular.

    YanıtlaSil