5 Mart 2011 Cumartesi

Gölge Oyunu: 1. Perde.

Seyirciler sıralarına oturur, ortam epeyce karanlıktır. Oturulan yerlerin arkasındaki açık kapıdan giren ışık az sonra oyunun sahneleceği perdeye yansımakta, kapının oradan geçen, içeriye girenlerin gölgeleri sahneye düşmektedir.

- Nihayet oturdum, ne kadar da sıcak ve havasız. Neyse, yetiştim ya, daha da vakit var oyunun başlamasına. Tanıtıma göz gezdirmeye vaktim var.


Tanıtım broşüründe gölgeler, karışık şekiller... Aklı, oyunun adı "Hatırla" ile broşürdeki tasarım arasındaki bağı kurmak ister.


- Hızlı yürüdüm herhalde, biraz terledim. Hırkamı da mı çıkarsam?


Ayağa kalkıp çıkarır. Çıkarırken gözünün iliştiği perdede, arkadaki kapıdan yansıyan gölgelere takılır gözü.


- Şu yan koltuğa kimse gelmese de üstümü başımı kucağıma almak zorunda kalmasam.


İlk anons gelir. "Oyunumuzun başlamasına ... dakika var."


- Hala hararetim geçmedi. Çok hızlı yürüdüm herhalde. Oturur ve gölgelere döner tekrar. Bir süre ne düşündüğünü bilmeden bakar.


İkinci anons. "Lütfen yerlerinize geçiniz ve..."


- Ohh, neyseki kimse gelmedi.


Gölgeler... Broşürün gölgeleri ile perdeye yansıyan gölgeleri düşünür tekrar ve bu defa ne düşündüğünü de bilerek...


Son Anons: "Oyunumuz başlamaktadır...


Loş ışıklar da söner. Bir süre sessizlik... ve sahneye çıkar ihtiyar. Tek ışık onun üzerinde şimdi.


- Cesaret... Nedir cesaret?


Arka ışıklar yanar. Üzerindekilerden rütbesi yüksek bir asker olduğu belli olan bir başkası ayaktadır. Onun da arkasında bir konsey ciddiyetle oturmaktadır.


- Cesaret diyorum, nedir? Sen ki savaşlar kazanmış, büyük yüreklilik göstermiş bir cesur insan, orduların başı büyük komutansın. Söyle bize, cesaret nedir? Bunu senden daha iyi kim bilebilir?


“Cesaret” der... durur ve derin bir sessizlikle başını eğer, kendi gölgesindedir gözü, cesaret... iç çekip başını kaldırır. “Cesaret, düşünmemektir başka bir şeyi.”


Güler ihtiyar.


- Başka bir şeyi düşünmemek mi?


Tekrar güler daha uzun.


- Neyi düşünmemek? Mesela bizi mi?


Tüm konsey güler buna. Bozulur komutan. Kendine sorar bu sefer. Gerçekten nedir cesaret? Savaştığı anlara gider aklı. Gerçekten düşünülmez mi hiçbir şey? “Yani” der.. Yürüyüüün, durmayınnnn diye bağırarak koşarken gördüğü ve eğilip boynundan tutup kaldırarak yüzüne uzun uzun baktığı miğferinin bir santim altından vurulmuş -henüz belki 19’unda değildi- o çocuk gelir aklına... “Cesaret” der.. 1 santimdir...


Daha da güler ihtiyar. Elini çenesine koyup kendi ekseninde bir tur atıp döner.


- 1 santim mi? Cesaretin ölçüsü mü bu? Bunca yüreklilik, başarıdan sonra cesaret için söyleyeceğiniz söz bir santim midir? Size göre cesaret bu kadar mıdır? Cesaret nedir komutan? 1 santim midir? Söyleyin bize?

Yüzünde alaycı bir gülümseme ile konseye döner. Gülüşmeler tekrarlar ama bu sefer bir önceki kadar uzun süremez. Çünkü komutan derin bir nefes alır. Düşüncelidir besbelli. Tüm gözler ondadır.


- Cesaret, evet bir santimdir.


Durur. Delikanlıyı ağırca yere bırakıp yoluna devam etmek üzere başını kaldırıp karşıya baktığı anı, önünde şuursuzca koşan ordusunu hatırlar. "Cesaret" der sessizce. Ve sesi giderek yükselir...


- Cesaret 1 santimdir ve o cesaret bir metredir ve o bir metre bir kilometre ve bir cephedir.


Sesi giderek gürleşir. Sadece sesi değil konuştukça cüssesi de sesiyle eşdeğer büyümüştür sanki. Elini havaya kaldırır, göğsü kabarır giderek, dizlerindeki hafif kırık duruş, dimdik çakı gibi olmuştur şimdi. “Cesaret” der bağırarak.


- Cesaret, işte o beğenmediğiniz 1 santimdir. Önünüzde sizi bekleyen tehlikeyi düşünmeden, tek amacı o önündeki 1 metreyi almak olan düşünceyle daha ne kadar kaldığını görmek üzere kafanızı hafifçe kaldırıp karşıya bakmaktır cesaret.

Sesi öylesine yükselir ve öyle bir tonda çıkmaktadır ki, o konuştukça ihtiyar ve konsey sesin şiddetinden küçülür sanki. Devam eder.

Casaret, tüm bunları düşünmeden yol almak, hesapsız, kaygısız ve sorgusuz sadece 1 santim kafanızı kaldırıp karşıda ne olduğuna bakabilmektir cesaret.

"Cesaret" der bağırarak, susar. Tekrar ama bu sefer daha ağır tonda devam eder.

- Cesaret bu 1 santim nedeniyle ölmek ve bunu bir an bile aklına getirmememek ve düşünmemektir. Cesaret budur.

Susar.

İhtiyar ve konsey kafası önünde dinlemektedir. Sessizlik farkedilğinde kafalar 1 santim yukarı kalkar ve komutana bakarlar.

Perde iner...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder