2 Ocak 2012 Pazartesi

Yazgıların Tableti



“Bu hikâyeler, bir çaresizlik ifadesiyse, aynı zamanda bir amaç arayışını ve bazıları da başka tür kader dolanımlarını ifade etme kaygımdan yazıldı. Hepsinin ortak yanı, Yusuf'un kuyusu kadar derin iç dünyalarına nüfuz etme çabasından ibarettir, bunun için yazıldı. Kötü bir insan olmayabileceğimi anlatmanın bir yolu olarak seçildi bu yazı macerası.

Burada kendim neredeyim? Murat Davman mı benim, yoksa adı söylenmiş ya da söylenmemiş Yusuflardan biri mi? Beni tanırlar...
Hem sanat, arınma olduğu kadar kandırma çabası değil mi?

Hikâyelerimi üzüntüyle okumanızı dilerdim;  üzülmekten korkmayarak. Hem Andre Gide’nin söylediği gibi 'Hüzün dinmiş bir coşkudur.'
Değil mi? Böylece avunalım...”

Yukarıdaki alıntılar 25 Temmuz 2006 tarihinde aramızdan ayrılan Reha Mağden’in “Yazgıların Tableti” kitabından.  Elev Theron’un “Yaratıcı Okuyuculuk” alıntılarından birinde görmüştüm ilk kez Reha Mağden adını:
"İyi edebiyatçıların değeri er geç bilinir, bunun böyle olacağını da her iyi edebiyatçı bilir... Asıl vahim ve acı olanı, değeri bilinmemiş okuyucuların durumudur... Edebiyatçının eseri kalır, okuyucu ise ölür... Okudukça zevkler incelir, daha tuhaf daha rafine kitaplara, yazarlara el atmaya başlarsınız, bu meşgale sırasında muhtemelen hayat gailesi bakımından dibe doğru batmaktasınızdır. Okuduklarınızı, müstesna olduğunu düşündüğünüz satırları birilerine anlatmak istersiniz, zira şahsa mahsusun hazzı kısa sürer, ömrü uzun olan paylaşmaktır. Fakat ortalığı her zamanki gibi kaba saba kelimeler, düşük cümleler işgal etmiştir, o gürültüde sizi kimse duymaz. Okumak hem bir hayat başarısızlığının, ki unutmayın okumak mağlupların işidir, hem de derin bir yalnızlık hissinin sebebi olup çıkmıştır. Okuduğunuz onca kitabı, hayatınızı yatırdığınız o zorlu ve hassas meşgaleyi mezara götüreceğinizden korkmaya başlarsınız. Ve siz de bilirsiniz ki yalnız ölmek zordur, arkanızda mutlaka birkaç müttefik, birkaç şahit bırakmak istersiniz..."
(Murat Uyurkulak - Bazuka, "Tutkular Kitaplığı"ndan. "Yazgıların Tableti" naziresi. Reha Mağden'e sevgiyle...)

Haliyle ilk önce Murat Uyurkulak’ın “Bazuka” kitabını alıp “Tutkular Kitaplığı” nı okumakla başladım merakımı gidermeye. Nazire yapılan kitap “Yazgıların Tableti” olduğuna göre, ona da ulaşmak gerekiyordu.  İlk kez Avesta Yayınları tarafından basılmış, ancak baskısı çoktan bitmiş, sahaflarda bile neredeyse bulunması olanaksız bir kitaptı Yazgıların Tableti.

Dedektif Murat Davman gibi ben de “Okunmayı isteyen kitap, kendisini de buldurtur bir şekilde” gibi bir aforizma yapayım. Kitap fuarında Avesta Yayınları standının önünden geçerken olmazya, hani belki bir ihtimal vardır diye sorasım geldi. Tezgâhtar çocuk ilk önce bi durdu, düşündü, galiba bir iki tane kaldı elimizde dedi. Kitapların arasından sanki bir tozlu kütüphane rafından alınmış görünümünde, yaprakları iyice sararmış “Yazgıların Tableti” ni buldu getirdi. Kitabı bulup kendimi garantiye almıştım artık.

Bir ara okurum deyip bir yerlere kaldırdığım Yazgıların Tableti’ni yılın son günü okumak niyetiyle sayfalarını çevirirken kendi kaleminden biyografisini okuyunca Reha Mağden’in daha bir merak sardı beni. (Kitaptaki biyografisini buraya alıntılamayacağım. Merak eden kitabı bulup okusun)

Okurken ” Murat Davman mı benim, yoksa adı söylenmiş ya da söylenmemiş Yusuflardan biri mi? Beni tanırlar...” cümlesi aklımdan hiç çıkmadı. Her öyküde Yusuf’lardan, Murat Davman’lardan kendime bir Reha Mağden yarattım.  Yusuf Üçgül kimdi? Üçgül Üçgül kimdi? Adı “Açmakta Olan Gül” anlamına gelen kadın kimdi? “Senin on dört yaşın” öyküsündeki Rana ile biyografisindeki  “zahiri ya da hakiki -yani sanki- kırk yıl Rana'yla evliydi” cümlesinde geçen Rana aynı kişiler miydi?

Sorulara yanıtlar bulabileceğimi sanarak merakla okuduğum kitap bittiğinde onlarca başka soru ve kocaman bir boşluk bıraktı bende. Murat Davman’ın dediği gibi, “karşımda hazır kimse de yokken”, rahat rahat kederlendim… Bunları yazmasam olmayacaktı, yazıp bakınca şimdi, gene olmadığını görüyorum… Dursun şimdilik, silinceye kadar…



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder