12 Mart 2012 Pazartesi

Peki siz gelebilecek misiniz?



Yarın Ankara’da Sivas davasının belki de son duruşması var. Bir savcı ve üç yargıçtan ibaret değil dava hakkında yargıda bulunacak olanlar. Madımak Katliamı’nın yargıcıları kürsüde oturanlar dahil bütün bir toplum. O yüzden herkes bir yargıda bulunacak yarın.

Elbet biz orada olacağız; görmeseniz de duymasanız da olacağız. Yarın sabah Ankara Adliyesi’nin önünde Eren’in, Zeynep’in, Mazlum’un yanıbaşında bekleyeceğiz.

Gülender de olacak bizimle; o hala 25 yaşında ve hep öyle kalacak. Tıpkı Belkis’in 18, Serkan’ın 19 yaşında kalmaları gibi. 35 güzel insan 19 yıldır yaşlanmıyorlar. Asım Bezirci 19 yıldır yeni bir inceleme yazamıyor, Muhlis Akarsu türkü söyleyemiyor.

Sizlerse yaş aldınız bu yıllar boyunca, çocuklarınız da büyümüştür mutlaka, büyüsünler tabi, uzun olsun ömürleri ve güzel geçsin her daim. Ama bazı güzelliklerden mahrum kalacakları kesin. Dinleyemeyecekler Hasret’in yeni bestelerini örneğin. 19 yıldır yeni beste yapamıyor Hasret.

Çocuklarınızın yükleri olacak ama taşımaları gereken. Oysa bir çocuğa ne büyük bir haksızlıktır, sorumlusu olmadığı yükler bindirmek. Babam diye düşünecek çocuklarınız, babam, annem, dayım, amcam, teyzem ortak olmuş bu insanlık suçuna, ne acı. Ne acı diye düşünecekler, körmüş vicdanları demek ki. Sizin yüzünüzden sizin adınıza utanıp, suçluluk duyacaklar.

Siz zamanaşımına karar verdiniz diye bitecek, zamanaşımını engelleyecek yasayı çıkarmadınız diye kapanacak mı sanıyorsunuz bu yara. Gazetelerde, televizyonlarda derin derin analizler yapıp, komplo teorileri üzerinden katilleri kullanılmış, kışkırtılmış masumlar olarak meşrulaştırdınız diye, kendiniz temiz mi kalacaksınız?

Çocuklarınıza miras olarak suçluluk ve utanç bırakmayı göze aldığınızın farkında mısınız? Olan oldu kapatalım bu acı olay(lar)ın üzerini, önümüze bakalım demenin sorumluluğunu omuzlarına yıktığınız çocuklarınız, torunlarınız, onların çocukları sizin hakkınızda ne düşünecekler acaba?

Zalim mi yoksa korkak mı olduğunuza karar verecekler, ne dersiniz? Ama vicdansız olduğunuzu bilecekler, yüreğinizin kara olduğunu. İnsanlık suçuna ortak olmuş birinin evladı, akrabası, yakını olmanın suçluluğuyla bükülecek boyunları.

Zamanaşımı olmasın, Madımak katliamı insanlık suçu olarak kabul edilsin derken, sanmayın ki hukuki bir talepte bulunuyoruz ne de intikam duygusuyla doluyuz. Sizlerin ve sizden sonra gelecek kuşaklarınızın utançla yaşamanıza engel olmak istiyoruz.

Bizden ayrılmayın, yanımızda olun dememiz, yapayalnız kalmanıza gönlümüz razı gelmediğinden. Yapayalnız kalacaksınız çünkü, olmayan vicdanlarınızla.

Biz çokuz, sandığınızdan da çokuz ve biteviye çoğalıyoruz. Dersim’den Maraş’a, Çorum’dan Taksim’e bitmiyor çoğalıyoruz. Bütün o kıydıklarınız ve biz onların evlatları, anababaları, kardeşleri olarak biz hep çoğalıyoruz. Siz vurup kıydıkça, yakıp öldürdükçe biz bu toplumun ortak belleğinin koruyucuları olarak artıyoruz. Bu kara tarihin ülkeyi de karartmasına engel olmak için varız. Biz olmasak yarın insanlık içine çıkacak yüzü olmayacak bu topraklarda yaşayanların.

Sizlerden bir beklentimiz olduğunu düşünmeyin sakın. Sakın varolan hukuki düzenlemeler, zaten davada hüküm verildi vs vs gevelemeyin yarın. Bize muhtaç olduğunuzu unutmayın diye, belleklerimizi vicdanlarımızla beslemek için yarın Ankara Adliyesi’nin önünde bekleyeceğiz. Peki siz gelebilecek misiniz?
(Selçuk Candansayar / Birgün)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder