24 Kasım 2008 Pazartesi

Adalılar türkü söyler (BirGün yazıları 15)

İstanbul’un siniri, stresi malumunuz. Ben de biraz kafa toplamak, temiz hava almak ve uzun süredir görmediğim adalı arkadaşları görmek niyetiyle cuma günü gazeteden çıkınca koşa koşa Kabataş’taki Adalar iskelesine gittim. Üç kuşaktır Heybeli‘adalı’ olduğumuz için az çok havadan, denizden anlarım. Cuma sabahı Kurtuluş’taki evden çıkarken de anladım havanın lodosa döndüğünü ama akşam için moralimi bozmadım hiç. Ne yapıp edecektim ve adaya gidecektim.
Akşam gazeteden çıktığımda lodos etkisini artırmıştı ama dedim ya, koşa koşa gittim Kabataş’a. İskeledeki durum beklediğim gibiydi. Adalar seferi iptal olmuş ve yüzlerce adalı iskelenin önünde homurdanıyordu. Çok da haklılar homurdanmakta. Eskiden nice fırtınada çalışırdı ada vapurları ama şehir hatları İDO’ya bağlandıktan sonra en küçük havada çalışmaz oldu vapurlar. (Onlarca yıllık deneyimli kaptanların, adalıları tehlikeye atma heveslisi oldukları için değil tabii ki; bir tane vapurun battığı görülmemiş tarihte… Deneyimsiz kaptanlarımız dümdüz havada bile vapuru iskeleye yanaştıramıyorlar, lodoslu havada nasıl yapacaklar bu işi, onlar da haklı)
İskelede en az iki yüz kişi isyan ediyor. Herkesin gidecek bir yeri var ama yarın cumartesi… Bir haftanın yorgunluğu, sabah adada uyanmadıkları sürece geçmez ki bu insanların. Ben de çok eleştirilmişimdir bu konuda, cuma geceleri son vapura yetişmek için içki masasından zart diye kalkmam nedeniyle ama; adalı olmayan anlamaz. Neyse…
İsyan eden kalabalıkla Beşiktaş’a geçip Bostancı otobüslerine doluştuk. En azından Bostancı’dan motorlar kalkıyordur diye… Bostancı’ya geldiğimizde, iskelede dört tane polis arabası vardı. Eyvah dedim, yine olay çıkmış.
Heybeli’den Engin Dayı, yanına Burgazadalı üç genci alıp kaptana gitmiş, kaldır vapuru diye. Kaptan, İDO’nun yeni ‘çember sakal’lılarından ama yine de Nuh diyor, ‘peygamber’ demiyor. Bir de üstüne üstülük korkup polisi aramış kaptan köşkünü adalılar bastı diye. Tabii iskele birbirine girmiş biz gelmeden önce. Bostancı’da biriken üç yüze yakın adalı polisin elinden almış bizim adalıları ama ortam gergin hâlâ. Bizim gelmemizle beş yüzü geçti sayı. Polisler taş çatlasın on kişi. Bir fırsattan istifade, iskele görevlileri de kapadı kapıları, kaldık mı sahilde dımdızlak? Yaklaşık altı yüz sinirli adalı ve on polis… Polislerin bir el copta hazır bekliyor ama kolay mı ‘adalı’ya girişmek? Derken telefon görüşmeleri falan, Kartal’dan adalara motor kalkacağı söylentisiyle dolmuşlarla Kartal’a gittik. Bizden önce DHA kameramanı gelmişti. Âdetimizdir, kamerayı gören sövmeye başladı yine. Kaptanlara, İDO’ya; sanki küfürleri televizyonda yayımlanacakmış gibi… En güzel lafı Kınalı’dan ‘Kesköse Rıfat’ etti. “Cahil Tayip adalara gelmesin, ona oy verenin elleri kırılır” diye. Abi dedim, her şeyi anladım da ‘cahil’ kısmı ne oluyor? Rıfat Abi okumuş adamdır, Aracığım diye başladı: “Sen koskoca ülkenin başbakanısın, Dağlarca diye bilmem kimin şiirini okuyorsun, yetmezmiş gibi Haçlı Seferi’ne katılan Cervantes’i Mevlana’yla bir tutuyorsun. Mevlana “ne olursan ol gel” demiş, ben de “ne olursan ol git” diyorum, kötü mü ediyorum? “Benim de cahilliğime ver abi, bilmiyordum” dedim, uzaklaştım yanından.
Motor kalktı ve en küçük bir kusmuk olayı yaşanmadan sürdü yolculuk. Delil olsun diye fotoğraf makinemin kamerasını da açık tuttum yol boyunca.
Yolcu motorunun bile sallanmadığı bir denizde vardık adaya. Yolda şarkılar, türküler tabii… Şarkı, türkü söylemek en büyük zevklerindendir adlıların. Çökertmeden girip Çav Bella’dan çıkarlar mutlaka. Yine öyle oldu. “Ara’nın da sesi güzeldir” diye atıldı ortaya ‘Kral Faruk’. Kıramadım, iki türkü de ben patlattım. Ardından Cideli Maksut’la ilkokul aşkı Talin aldı sazı eline. Eski âşıklardan peşpeşe gelen düetlerle son buldu yolculuk.
Bu lodos bana bin beş yüzüncü kez gösterdi ki; İstanbul’un, Türkiye’nin faşizmine inat, adalılar inatla bir arada.
Darısı herkesin başına…
Not: Beni Sorosçu ve faşist olmakla itham eden okuruma: Mizahi parıltılarla dolu e-posta bir harikaydı. Sen beni güldürdün, Allah da seni güldürsün. Amen!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder