29 Ocak 2009 Perşembe

Arabesk takılma hakkı



Heybeliada hiç bu kadar uzak olmamıştı.
Coğrafi olarak ne kadar uzaklaşırsam uzaklaşayım; hep yakınımdaydı Heybeliada, yakınımdı.
Ne olduysa oldu, “biz büyüdük ve kirlendi dünya” misali uzaklaştık birbirimizden.
Her akşam iş çıkışı uzaktan ışıkları görülen ama gidilmeyen bir yer oldu.
Gelmiyorlar diye fırça atılan arkadaşlarla aynı özlemi paylaşıyoruz şimdi.
Moda sahilinden, Bostancı’dan, Karaköy’den, Ataköy’den seyrediyoruz artık birbirimizi.
Ne o geliyor bize ne biz gidiyoruz ona...
Günlerce araba geçmeyen sokaklarında, önce sola sonra sağa sonra tekrar sola bakıp; koşmadan ama hızlı adımlarla karşıdan karşıya geçmeye ihtiyaç duymadığımız, yollarının ortasında saatlerce ayılabilmek için güvenli güvenli kustuğumuz ada nerede şimdi?
Neden bu İstanbul’un ‘en nezih’ semtlerinden birinde, 20 metrekare bir odadaki yatakta belki ada havası alırım diye pencereyi açmak zorunda kalıyorum kışın köründe?
Ben her gece Rembetiko dinleyip Heybeliada’yı özlemek zorunda mıyım?
Aşıklar’daki balkonda içilen o ilk şarabın tadını niye bir daha alamadım o en lüks lokantaların Paşabahçe kadehlerinde?
Nerede ulan benim arkadaşlarım?
O kim diye soranlara “kardeşim” dediğim sahte imam nerede?
9 numarada saatlerce ağlamama neden olan, şimdiye kadar aldığım en güzel mektubun yazarı, kolpa karşı komşum nerede?
Psikopat psikolog nerede, omzumda ağlayan ilk kadın...
Ya diğer kadın nerede? Gece vakti ağlatıp adadan kaçırdığım; sonra arkasından saatlerce ağladığım...
Ya o koca adamlar nerede?
“En büyük aşklar nefretle başlar”mış ya... Nerede o ilk önce nefret edip sonra deli gibi sevdiğim koca adam? 2 duble içtikten sonra çenesini mengeneyle sıkıştırmayı düşlediğim koca adamdan bahsediyorum.
Ya Hocam nerede? Bana matematik öğretirken ortadan kaybolup ebesinin nikâhı bir batı boylamında ufacık bir Ayşecik’le haşır neşir olan Hocam?
Tamam, her şeyin böyle olacağı en başından belliydi. Ortalama 30’lu yaşlarda beş kişi hâlâ aynı yatakta uyuyacak halimiz yoktu elbet.
Ya da çamura bulanıp Sea Side’a domuz sesi çıkararak gireceğimiz günler, elbet bitecekti...
Üzülmeyeyim mi yani?
Arabesk takılma hakkı yok mu lan biz entellerin?

1 yorum:

  1. '... bizim de boyumuzu aştı bu şehir
    yerlere serildik madara olduk...'

    diyesi gelmez mi adamın?

    YanıtlaSil