Önümüzdeki 1 Mayıs'ı Yunanistan'da kutlayacaktık. Kaç yılın hayaliydi, bu kez çok yaklaşmıştık ki ekipten bir arkadaşın sağlık sorunları belirdi ve 'megali idea'mız iptal oldu. Ertelendi demek isterdim ama bir daha zor, o ekip çok zor. En azından bu kez büyük düşündüğüm için mutluyum diye kendimi avutuyorum.
Bu sene de 1 Mayıs'ı Osmanbey civarında kutlayacağımız belli olunca geçen seneki deneyimlerimi paylaşmak istedim.
1) Sigara içiyorsanız bugünden tezi yok, en azından 1 Mayıs ertesine kadar bırakın, azaltın. Taksim-Osmanbey, Taksim-Tarlabaşı, Taksim-Tünel, Taksim-Kabataş gibi hatlar gezerken iyi de; bir aşağı bir yukarı koşarken nefes bırakmıyor insanda.
2) Mümkün olduğunca rahat kıyafetler giyinin. Yılların ortalaması gösterdi ki 1 Mayıs'ın İstanbul'u sıcak oluyor. Bu sene küresel ısınma ayaklarına bir sürpriz yapar mı bilmem ama uzun kollu bir şeyler giyecekseniz de ince olsun. İçinde 'küresel' geçen cümlelere pek güven olmaz. Kot pantolon, terleyince kıça yapışıyor. Kesinlikle giymeyin. Kumaş da giymeyin. Böyle keten meten iyidir, bol olması daha iyidir. Eşofman en iyisidir. Sırt çantası alınmasını önermem ama içine yedek bir şeyler, cüzdan, limon, su, fotoğraf makinesi vs. koyacağım derseniz yapacak bir şey yok tabii, almak gerek. Yalnız çanta da polisten koşarken acayip zorluyor. Attığınız her adımda kıçınıza kıçınıza vuruyor. Koşarken sırt çantasını arkaya değil de öne takmak daha iyi. Koşarken bir elinizle çantayı tutup sarsıntıyı azaltabiliyorsunuz ya da içinden bir şey almak gerekirse üzerinizden çıkarmadan alabiliyorsunuz. Ayakkabı konusuna hiç girmeyelim. Mümkün olduğunca rahat, sportif bir şeyler giymekte fayda var.
3) Çok heyecanlı bir tipseniz bile ortamda gezerken kendinizden emin hareketler sergileyin. İnanın ki en akıllı polisten bile daha akıllısınız. Puştluğu elden bırakmayın ve gereksiz delikanlılıktan kaçının. Gözaltına alınmak çok normal ama gö.altına gitmenin anlamı yok. Ucuz kahramanlığın yeri değil o sokaklar. Sabahın yedisinde aptalca bir nedenle gözaltına alınmak kadar saçma bir şey yok. Sokaklarda, caddelerde ne kadar fazla durulursa o kadar iyidir. Sabahın yedisinde başınıza bir hal gelecek olursa yatakta basılan Şener Şen misali "aaaa bunlar kim, ben nerdeyim, memur bey vallahi işe gidiyorum" demek önemli. Günün ilerleyen saatlerinde herkesin herkese ihtiyacı olacak.
4) Limon tek başına çok da bir işe yaramıyor. Limonun yanında en azından burnunuzu ve mümkünse gözlerinizi koruyacak bir de tülbent gerekli. Limonlu ya da sirkeli tülbent, sadece limon ya da sirkeden daha yararlı. Abartıp da bir kilo limonu çantanıza doldurmayın. Biraz da şansınız varsa mutlaka birileri bir limonun yarısını uzatıyor size. Yanınızda taşımak için 2-3'ten fazlasına gerek yok. Polis aç lan çantanı dediğinde 2 kilo limonu görünce pazardan geliyorum lafını yemiyor. Aptal dediysek, o kadar da değil.
5) Taksim çevresinde en tehlikeli bölge İstaklal Caddesi ve civarı. Polisin ne zaman nereden geleceği belli olmuyor. Tarlabaşı ve Osmanbey güzergâhları daha güvenli bu açıdan. Tarlabaşı sağlam direniyor ama orasının dezavantajı da yokuş yukarı olması.
6) Legal gruplara fazla güvenmeyin. Birçoğu "bugün de yapmazsak ne zaman yapacağız, bari iki bayrak gösterelim de öğleden sonra gider bir yerde içeriz" havasında olduğu için peşlerine takılanlar yarım saatte cıpcızlak ortada kalabiliyor. Legal gruplara söyleyecek çok lafım var da yeri değil. Bütün illegal örgütleri baş tacı ettiğimden değil, yanlış anlaşılmasın. Benden uyarması, kalbinizin sesini dinlemek en iyisi.
7) Fazla sinir yapmayın. Küfür etmeyin polise. Her durumda slogan atmak en iyisi, en doğrusu. Onarlı yirmişerli polis gruplarının başında bir tane iribaş olur. Aklınca gaza getirmeye çalışır altındakileri. "Rahat olun, siz daha güçlüsünüz, onlar sizden korksun" gibi Amerikan gazı verirler. Kulaklarınızı kapayın. Kimse kimseyi kandıramaz. Biz daha güçlüyüz. Bu güç Taksim'e girmeye yeter mi? Hayır. Taksim'e girmek şu an için Türkiye solunun ve anarşistlerinin elinde değil ne yazık ki. Ama olsun, istemek de zorlamak da çok güzel.
8) Kaldırım taşları yerlerinden kolay çıkıyor. Belediyeler her sene birilerine yeniden yeniden peşkeş çektiği için sağlıklı yerleştirilmiyor taşlar. Bir dahaki sefere söküp yenisini yerleştirmek kolay olsun diye. Özellikle Şişli ilçesinin mükemmel belediye başkanı bu konuda eylemcilerin en büyük destekçisi oldu geçen yıl. Büyük solcudur kendisi. Şişli civarı kaldırımlarında her ele, her bünyeye uygun taşlar bulmak mümkün olacak. Taş konusunu dert etmeyin.
Aklıma yeni bir şeyler gelirse 1 Mayıs'a kadar ilave yaparım. Şimdilik bu kadar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder