26 Haziran 2009 Cuma

Asa


İçkiyle arası iyi olan Fener Rum Patriği de insanın ağzıyla içmesi gerektiğini söyler her fırsatta.

Vapurdan inip her zaman geçtiğim sahil yerine sahile paralel arka caddeden yürümek istedim. Karakolun önü ana baba günüydü. Geçerken ister istemez kafamı çevirip içeri baktım. Karakolun içi dışarıdan daha kalabalıktı. Göt kadar ada karakolunda adım atacak yer yok. Kapıda bizim Halil’i gördüm. Hayırdır, dedim. Sorma abi dedi, dünyaya rezil olduk. Merakım iyice arttı. Anlat hele dedim, kıçı kırık ada nasıl rezil olur dünyaya. Halil bir yandan karakolun içini süzerken diğer yandan anlatmaya başladı:

Fener Rum Patriği gelmiş bugün. Papaz Okulu’nda ayin mi varmış ne. Bizim Godik Hüseyin’in alkolik grubu da okula giden yolun kenarında, ormanda demleniyormuş. Artık itin oğulları öğlen kaçta başladıysa rakıya, akşam olmadan kafa bi dünya olmuşlar. Papaz Okulu’na giden peş peşe faytonları görünce Godik Hüseyin yine bahse tutuşmak istemiş milletle. Ulan demiş, şu patrik papazının asasını faytondan yürütür müyüm yürütemez miyim? Ayık olsalar, kimse sallamıyor Godik’in bahse tutuşma hevesini de alkol işte abi, şişede durduğu gibi durmuyor. Hoş alkol şişede durduğu gibi dursa, bizim itler ağızlarıyla içmiyor ki şu mereti… Neyse, hepsinin kafa zurna tabii. Balıkçı Erdal atlamış hemen siktir lan diye. Godik de bu lafı duyar duymaz gaza gelmesin mi her zamanki gibi. Alırım da alamazsın da derken sofrayı bırakıp -sofra dediysem de ortada sofra mofra yok haa, biliyosun bu adamlara alkol olsun da; öyle yanında peynirmiş kavunmuş anlamaz bu itler- patikadan çıkmış Papaz Okulu’nun önüne. Çalıların arasından başlamış faytonları kesmeye. Üçüncü faytonda bu Bartalemyus mu ne sikimse, en ihtişamlı papazı görünce başlamış bizimki koşmaya. Diğer papazlar ne olduğunu anlamadan bizimki asayı alıp kaçmış. Sonrası malum işte, asayı alıp götüne mi sokacak? Getirmiş Erdal’ın önüne fırlatmış. Bi bok da yapmamış gibi içmeye devam etmiş üstüne. Tabii karakoldan polisin gelmesi on dakka. Polis de tutmuş bunu getirmiş karakola. Arkasından da sakallı sakallı papazlar geldi işte. Bartalemyus siktir edin diyormuş içerde, polisler de başımıza bi iş gelir korkusuyla zabıt tutalım diyo. Allah’ın sarhoşu işte, patrik bile farkında, şu polislere akıl sır ermiyo abi. Ama iş uzarsa akşama haberlere çıkarız gibime geliyor.

Halil susunca karakoldan içeri baktım bir daha. Godik Hüseyin sandalyede sızmıştı çoktan. Halil dedim, haklısın. Alkol şişede durduğu gibi durur da ağzıyla içmesini bilene durur. Haber edersin bana gelişmeleri. Hadi eyvallah.

Öbür gün öğrendim, patrik zor bela ikna etmiş polisleri. Almış asasını, davacı da olmamış. Hüseyin’i de sağlam bi sopa atıp bırakmışlar gece yarısı. Duyanların yalancısıyım. Başkomiser vurdukça vallah billah ağzımla içejem diye bağrıyomuş Hüseyin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder