29 Ocak 2010 Cuma

Metropol Sürgünleri


Eski iş arkadaşım ve daimi dostum Gülşen İşeri'nin ilk kitabı yayımlandı. Henüz okumadım. Bu yüzden kitap hakkında olumlu olumsuz bir şey diyemem ama konu ilgi çekici. Gülşen'in özel ilgi alanı olduğunu yakından bildiğim için ortaya kaliteli bir eser çıktığını düşünüyorum. Tavsiye ederim. Tüm kitapçılarda bulmanız mümkün.

Basın bülteninden

İstanbul, Ankara ve İzmir’de, “Kentsel Dönüşüm” mağduru olacak toplam 14 mahalleye içeriden ve dışarıdan bakarak, araştırma yapan, mahallelerde yaşayanlardan dinlediği hikâyeleri okuyucusuyla paylaşmak isteyen Gülşen İşeri, ilk kitabı “Metropol Sürgünleri”ni, bu kentlerdeki iki yıllık çalışması sonucu tamamladı. İşeri, İstanbul’da Tarlabaşı, Sulukule, Balat, Gazi Mahallesi, Sarıgazi, Küçük Armutlu, Ayazma; Ankara’da Mamak ve Dikmen; İzmir’de ise Kuruçeşme ve Kadifekale’deki mahalleleri dolaşarak, dört bölüm halinde mağdur olan ve olacak insanların hikâyesini anlattı.


1 yorum:

  1. Kitaba başladım ve bir kısmını okudum. Çaresiz insanların dayatılan yaşam biçimine karşı çıkarak kurduğu mücadeleye bir lafım yok. Anlatılanların temel haklar çerçevesinde bir siyasi duruş ile ilişkilendirilmesi ve bunun da sol duruş ile özdeşleştirilmesinde de tam olmasa bile hem fikirim. Konuya ilerleyen sayfalarda bir cevap bulabileceğimi sanmıyorum ama anlamadığım ama özetle kafamı meşgul eden mesele şudur: metropol ya da herhangi bir şehir önemli değil ama doğduğu yer kırsal olmayan, tüm hayatı boyunca sınıfsal anlamdaki yeri, bilincinde olsun olmasın işçi sınıfında yer alan, ekonomik ve siyasi güçlük çekmiş ve halen çekmekte olan ama yine de gecekondu yapmamış, dahası önce gecekondu yapmış, seçim zamanı oy rüşveti niteliğinde aldığı tapu ile sonra apartman dikmiş evsahiplerine kiracı olan şehirli insanları nereye yerleştireceğimizi çözemedim. Yani hemhehrilik, dini vb. bir bağı olmayan ve bu anlamda tek başına olan şehirli dar gelirli insanlara nasıl bakmak gerekiyor? Bunlar gecekondu yapmadı/yapamadı, alevi değil kürt değil yaslanacağı bir cemaat de yok. Kitap demiyor yanlış anlaşılmasın da bunlara salak mı diyeceğiz, gerizekalı mı? Sınıfsal bilincinin farkında ve siyasi bir mücadelesi olanları var bunların. Bunları nereye koyacağız? Bu mevzuya da karşılık bulabilsek keşke bu kitapta. Metropol sürgünleri diye tanımlanan alanda sadece kırsaldan göç ile gelmek zorunda kalmış insanlar yok sadece, bunlar da var. Bu konuya takıldım, teşekkür ederim.

    doğma büyüme ankaralı, direksiyon başına kalp krizi geçirerek 55 yaşında ölmüş nakliyat-iş sendikası üyesi, hayatı boyunca kiracı bir babanın; ankara doğumlu, gıda-iş sendikası üyesi aşçı, kiracı oğlu.

    YanıtlaSil