Yeşilçam Dedikleri Türkiye, Mavi Karanlık, Bir Gün Tek Başına, Komünist, Güven, Kayıp Romanlar ve son olarak Yalancı Tanıklar Kahvesi...
Bendeki Vedat Türkali okuma sırası budur. Tek Kişilik Ölüm'ü okumadım.
Kim ne derse desin, bu adam başka. Türkiye solunun son 50-60 yıllık süreçte, içinde bulunduğu durumu ve Türkiye solcusunun içler acısı, acınası halini bu kadar güzel, bu kadar doğru betimleyen bir yazar daha okumadım ben. Hayatımda okuduğum en iyi aşk romanları desem Sabahattin Âli'ye ayıp etmiş olurum. Hayatımda okuduğum en iyi siyasi aşk romanları desem daha doğru olur.
Mangalda kül, şişede rakı bırakmayan ama en basit kadın erkek ilişkilerinde, insan ilişkilerinde sınıfta kalan geleneksiz gelenekçileri, bu kadar inceden, bu kadar edebiyat kokulu deşifre etmek kimsenin harcı olmasa gerek. Biz de atıp tutuyoruz, eleştiriyoruz ama yaşımız gereği ya iki günde her boku öğrenip tereciye tere satmaya çalışan sübyan oluyoruz ya da daha kısa bir tabirle liboş.
Vedat Türkali'nin diline ve edebiyatına laf edenler, onun deşifrelerinden rahatsız olan ama kendisine de tek söz söylemeye güçleri yetmeyenler. 90'lık adama laf edemiyoruz, bari diline, edebiyatına bok atalım. Daha da çok bok atarsınız.
Bir 90 sene daha yaşa sen Vedat Baba. Faşizmden önce bu solcularla mücadele etmek gerek. Bunun için sen bize lazımsın.
Mangalda kül, şişede rakı bırakmayan, bütün sol kitapları hatim eden, bütün Grup Yorum şarkılarını ezbere bilen ama kız kardeşi sevgilisiyle gezdiği için faşistten çok faşist olan çocukluk arkadaşım ve komşum Prometheus'a...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder