29 Eylül 2010 Çarşamba

Bu Cuma Namazı Nerede Kılalım?


Ben artık ellili yaşlara iyice yaklaşmış, ihtiyarlığın kıyısında bir adamım. Fakat bu durum annemi hiç bağlamıyor olsa gerek, her fırsatta bana öğüt vermeye bayılır. "Çok sigara içiyorsun" ya da "bu soğuk havada zibidi gibi çıkmışsın dışarı" türünden uyarılarını oldukça eğlenceli ve normal bulurum. Sonuçta çocuk anne için yaşı ne olursa olsun her zaman çocuktur. Annemin eğlenceli başlayan fakat nedense daha sonra konuştuğumuz ortamı geren diğer bir nasihat silsilesi de dinle ilgili olanıdır. Artık o konuya nereden geldiysek annem, "Muhtar sevgili oğlum, cami hemen dibimizde, bir kere olsun cumaya gitmedin, hiç mi düşünmüyorsun öbür dünyayı, bu dünya geçici" dediğinde anlarım ki peşpeşe salvolar gelecektir. "Ya bırak anne" diye geçiştirmeye çalışsam da o yine makine gibi takır takır her zaman söylediklerini tekrar edecektir. Ablamla ortamı yumuşatmak için yaptığımız mizah da işe yaramayacak, kimi zaman bu annemi daha da sinirlendirecek ve o son darbeyi indirecektir. "Hiç bana çekmediniz, hep onlara benzediniz"

Annemin ne demek istediğini iyi biliyordum. Onlar demekle babam, dedem ve ninemi kastediyordu. Laf buraya gelince ablam hep susmayı tercih eder. Annem onunla birlikte yaşadığı için ablam annemin bu tür çıkışlarını kanıksamıştı. Ben ise geçmişe dair başka ne öğrenebilirim umuduyla annemi daha da kızdırmak pahasına ona "Sahi anne, babamlar neden namaz kılmaz, oruç tutmazlardı" türünden çeşitli sorular sorardım. Annem onca öfkesine rağmen niyetimi anlar ve sonunda sinirlerine hakim olup kestirir atardı. "Boşver, geçmiş geçmişte kaldı, fazla kurcalama" derdi. Ara sıra belli periyodlarla tekrarlanır bu gösteri. Annemi kızdırmak kimi zaman eğlenceli olsa da çok derinlerde bir yerde eskiye ait bir sızının varlığını ve hala dinmediğini hissederim.

Hatırlıyorum, biz küçükken annem çok çabalamıştı. Ablamla bana Arapça dualar öğretmiş, yaşımız biraz kemale erip ortaokul dönemine geldiğimizde bütün bir ay oruç tutmamız için bizi zorlamış, öteki dünya menkıbeleriyle korkutmuş, namaz kılmayı öğretmeye çalışmıştı. Babam annemin bu çabalarına hiç ses çıkarmamış, ancak annemin biraz abarttığı durumlarda müdahale etmişti. Çok çabalamıştı annem. Fakat olmamıştı işte. Önce ben, daha sonra da ablam üstümüze uymayan bir elbiseyi giymekten vazgeçer gibi uzaklaşmıştık annemin inancından. Babamın hayattayken ancak bayramdan bayrama ziyarete gittiği ve onlardan uzak durmak için türlü bahaneler ileri sürdüğü annemin akrabaları, dindar ve kimseye zararı olmayan kendi halinde insanlardı. Yüzyıllardır yaşadıkları topraklardan ayrı bir inanç grubuna dahil oldukları için uzaklaşmış ya da uzaklaştırılmış mazlum ve sakin yaratılışlı, belki de bu ülkede dindarlıklarıyla kabul görmeyi hedefleyen insanlardı.

Aile işlerinden ülke gündemine gelirsek eğer, MHP genel başkanı Devlet Bahçeli 1 Ekim'de Cuma namazını Ani'de kılmayı kararlaştırmış. "Bayram değil seyran değil, eniştem beni neden öptü" türünden garip bir çıkış olarak algılanan bu hareketin sebebi, Rumların Sümela'da, Ermenilerin Akhtamar'daki ayinlerine bir cevap niteliği taşımasıymış. Öyle buyurmuş partinin kurmayları. Alevi köylerine çifter çifter cami inşa eden, bir mahallede zaten az cemaati bulunan bir caminin 200 metre ilerisine daha da büyük bir cami konduran zihniyet, cinlikte sınır tanımıyor anlaşılan. Tanrıya ibadet etmekten ziyade bir tür sidik yarıştırma gayreti. Evinde bir sürü oyuncak bulunan şımarık bir zengin çocuğunun, mahalle arasında fakir bir çocuğun elindeki bilyelere göz koymasını andırıyor.

Kararlıyım bugün annemi ziyaret edeceğim ve "Anne biliyor musun, cuma günü Kars'a gidip namaz kılacağım" diyeceğim. Annem bu beklenmedik çıkışımın sebebini sorduğunda da bu olayı anlatacağım. Adım gibi biliyorum annem bu adamların hamurundan değil. O Allah için, inancı için ibadet eder. Ya gülüp geçecek ya da "Allah akıl fikir versin bunlara" diyecek. O iyi bir Müslüman. Her cuma akşamı ölmüş akrabalarının ruhları için Kuran okur. "Kimler için okudun anne, hadi saysana" derim. O da akrabalarının hatta Makedonya'da kalanların bile adlarını bir çırpıda sayar, sonra hafif utangaç bir edayla ekler. "Hatta baban ve ninen için de okudum" der. Annem iyi kalplidir, o bunlar gibi değil.

4 yorum:

  1. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Yazı yazma stilimden şüphelenmeye başlıyorum. Sanıyorum kendimi iyi ifade edemedim. Ben herhangi bir partiyi, kurumu ya da dini inanışı eleştirmiyorum. Kastettiğim şey sadece vicdan.

    YanıtlaSil
  3. sitiliniz gayet iyi ben yanlış anlamışım rica etsem yukarıdaki yorumum silinebilirmi.

    YanıtlaSil
  4. Ya neyse ben bir şey demiyorum. bkz. (ekşi sözlük jargonu) (Bir söz söylemek isteyip de söylenecek sözün gereksizliğini anlatmak için kullanılır.)

    Bir de bir şey rica edeyim. Madem yorum yapıyorsunuz, bir zahmet edip bir google kimliği ya da openid edinin. 5 dakikanızı almaz. Böylece hangi yorum sahibi ne diyor, yorumları yapanlar aynı kişi mi, biri anonim bir şekilde bir şeyler yazıp altına yine anonim kimlikli başka biri başka başka bir şeyler mi yazıyor daha iyi anlaşılır.

    Ya neyse ben bir şey demiyorum. :)

    YanıtlaSil