10 Eylül 2010 Cuma

Evet, bayram; hayır, baryam

Efendim, bayramın birinci günü itibariyle evimize akın eden eş dost, konu komşu, ahbap akraba trafiğinde bu bayram itibariyle ciddi bir tavır değişikliği sezmiş bulunuyorum. Bayram münasebetiyle epeyce rahatlamış olan İstanbul trafiğinin etkisi misafirlerimize olumlu tesir etmemiş, aksine yağmurlu bir cuma akşamı iş çıkışı saatinde Maslak istikametinden Beşiktaş’a doğru yol almak gafletinde bulunmuş gafillerin haksız öfkesiyle yunmuş idi misafirlerimiz.

Hoşbeş mümkün mertebe aceleye getiriliyor, ilk çaylar hışımla içilip, çay kaşıkları bardağa şiddetle bırakılıyordu. Sanki herkes bir an önce toplantı gündemine geçilmesini istiyordu. Gündem belli tabii, evet mi hayır mı :) sokaktaki adam kendini sokaktaki adamdan sorumlu hissederek sokaktaki adamın nabzını tutuyordu sanki nabzına bakılmayan boştaki eliyle.

Hiç ama hiç ıskalanmadı mevzu fakiranemizde, herkes kendi haklılığını önce dilinin döndüğünce, ardından da gözlerini döndüre döndüre anlatıp durdu mührü yanlış yere vuracağını düşünene ve tabii hiç ama hiç esamesi okunmadı mührü vurmayacakların. Akla mantığa sığmayacak bu tavrı konuşmaya lüzum görmedi hiç kimse, herkeslerin pek bir acelesi var efendim.

Ne şekerlemeler, ne tatlılar, dolmalar, börekler ikramı ne de bendenizin güler yüzü bu karıncalı ense muhabbetini gevşetmeye ve sonlandırmaya yetti, bu günü sevmedim yarına allah kerim :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder