7 Eylül 2010 Salı

Kalem Tutulması


Ne zamandır bilmiyorum, bir şeyler yazmaya ilişkin tutukluk duygusuyla mücadelemi okuyarak ve izleyerek aşmaya çalışıyorum. Sürekli yazma hali de kaçınılmaz bir kendini tekrara sürüklüyor insanı. Bir de bunların üstüne didaktik yazma ve konuşma üslubundan bir türlü vazgeçememe durumu eklenince, uzun zamandır beni yüreklendirmeye çalışan Ara'nın da Asim TOT'un da yanında olamadım. Blog'ların giderek bağlamından bütünlükten yoksun bir yazma endüstrisi haline gelmesi durumu da ayrıca sıkıntılı geliyor bana (Horkmeimer'a selam olsun).

Birgünsonra'nın doğuş hikayesi "iki"ye ek olarak, ismin çıkış amacı Birgün'deki olamayanı birgünsonra'da bir gün sonrasında oldurmak ve olanı da 'böyle oluyor' diye Birgün'e duyurmaktı. Olmadı, vazgeçtik. Bundan sonrasında birgünsonra'da neyin, ne anlamda ve hangi gün oldurulacağını yeni kadrosuyla şekillendireceğiz şimdi, ne mutlu. Kendi kendinize değil, yürekten hoş geldiniz. Her ikisinin de varlığı problemli bilogör, kimin değil ki?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder