Gündelik hayat yaşanmışlığın ve düşünmenin henüz birbirinden ayrılmadığı bir düzeydir" (Henri Lefebvre).
Kerem Gibi
Hava kurşun gibi ağır
Bağır, bağır, bağırıyorum
Koşun kurşun eritmeye çağırıyorum
O diyor ki bana
Sen kendi sesinle kül olursun
Kerem gibi yana yana
Deeert çok, hemdeert yok
Yüreklerin, kulakları sağır
Hava kurşun gibi ağır
Ben diyorum ki ona
Kül olayım kerem gibi yana yana
Ben yanmasam, sen yanmasan, biz yanmasak
Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa
Hava toprak gibi gebe
Hava kurşun gibi ağır
Bağır, bağır, bağır, bağırıyorum
Koşun kurşun eritmeye çağırıyorum
Nazım Hikmet
Yaşarken ve içindeyken büyük resmi görebilir mi insan? Onu ancak bir başka alana taşımak gerek ki, olup biteni isimlendirebilip, bundan sonraki yaşama karşı duruşumuzu biçimlendirebilelim. Yoksa, her yaşanmışlık kendi menkul değerinde süregen değildir. Bir amaç, onu o yapan bir zihniyet ve oluş taşır. Bu noktada es geçilen yer işte amaç ve zihniyettir genelde. "Oluş"u referans alırız genelde ve bir çırpıda "oluş"un oluş biçimi, anlamlandırma kıstası haline dönüşür.
Bu noktadan sonra diyaloglar (ki monologun da bir diyalog olduğuna daha önce değinmiştik) karşı iki kutup gibi görünen bir tartışma halini alıyorsa genelde kutbun bir tarafı amaç ve zihniyete diğer taraf ise oluş biçimine bakıyor demektir çoğu kez. Oluş biçimi elbet önemsiz değildir. Gerekmese de, mükemmellik bu üç argümanın sekronu ile sağlanır. Ancak oluş biçimi, bir örtü işlevi de görür. Ne olduğuna değil, nasıl olduğuna dair tek yönlü tavır, "ben" merkezli bir haz alma güdüsünü tepe noktaya koyar.
Bu noktada, bunları biliyor olarak bir yerde yer alınıyorsa mesele yoktur. Ama gündelik hayatı bir düşünme süzgecinden geçirmediyseniz, öyle yaşar gidersiniz. Yarına bıraktığınız güzel bir dünya, sizin için ancak bir ütopyadır bu noktada. Yalnız değilsiniz. Ancak bu yalnız olmama durumunuz salt şimdi yanınızda yer alan insanlardan kaynaklanıyor değil. Çocuklarınız, onların çocukları ve onların çocukları... yalnız olmamanız, zamansal bir anlam içermez. Onlara ne bırakacaksınız. "Global adaletsizliğe isyanı en iyi becerebildiği mükemmel bir araç olan müzikle ifade eden üstadları, bu dünyadaki adaletsizliklerin olmasında son derece büyük paya sahip emperyalist güçlerin sponsorluğunda izledim" mi diyeceksiniz. Diyorsunuz aslında, sadece farkındalık gerek size.
Gündelik hayatı, yaşama ve düşünme olarak dönüştürebilir, yarınki aydınlıklar için yanabilirsiniz.Düşünmek sadece düşünmek, yeter çünkü...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder