13 Eylül 2010 Pazartesi

Turquie deux points


Neyse ki Umut Sarıkaya gibiler var da iki kelimeyi bir araya getiremediğim zamanlarda dayıyorum bir karikatürünü, bütün derdimi anlatıyor.

Şaka bir yana, bu karikatür her şeyi açıklıyor gerçekten. Tabii ki dün geceden bahsediyorum. Dokuzda bitmesi gereken seçim yasakları altı civarı tarih olunca saat sekize gelmeden bütün heyecanımız da bitti. Saat sekiz buçuk olmadan yüzde 58-42 oranını bile öğrendik. Bu işler en az gece 12'ye kadar sürmeli arkadaş, isyanım var.

Sandığa gitsin gitmesin, birçoğumuzun en büyük zevklerinden biridir televizyonda seçim sonucu seyretmek. Tıpkı Eurovision şarkı yarışması gibi. Her sene küfür edersin Bülend Özveren'in yorumlarına; ama final akşamı olduğu gün bütün randevularını iptal eder, çekirdeğini alır koşa koşa eve gelirsin (Ben hâlâ öyleyim de...). Televizyonda seçim sonucu seyretme zevki de kültürümüzün önemli bir parçasıydı bence. Şimdi gereksiz bir nostaljiye girip ayrıntılarda boğmayalım kimseyi, ayrıntının kralı için bkz. Ekşi Sözlük. Bu konuya dair son sözüm şudur ki; eski güzel günleri hatırlayıp/hatırlatıp da yeni neslin, aptal kutusunun esiri olduğunu söyleyenler, buyrun işte. O aptal kutusuna esaret yok artık ama o günleri bile özler olduk.

Bir diğer konu seçim yasakları. İlk seçim yasağı hangi seçimlerde ve neden uygulanmış bilmiyorum, merak da etmiyorum ama bana askerlikteki o ünlü bank nöbeti hikâyesinde olduğu gibi bir hikâyesi var izlenimi uyandırdı. Hani bankları boyatan komutan kimse oturmasın diye başına bir nöbetçi koymuş da tayini çıkıp gittikten yıllar sonra aynı yere döndüğünde hâlâ askerlerin bank nöbeti tuttuğunu görmüş, niye tuttuklarını bilmeden... Bugün çok düşündüm bu konu üzerine. Alkol yasağı dedim, acaba millet olarak içip içip siyaset konuşmayı sevdiğimiz ve seçim günleri propoganda yapmak yasak olduğu için mi? Bu düşüncemi paylaşınca kötü bir espri olarak algılandı çevremde. Sonra dedim, insanların içtikten sonra oy kullanılan yerlerde olay çıkarma olasılığı mı? Bu daha mantıklı geldi ama evinde alkol zulası yapanlar nasıl engellenebilir ki? Yani neden birilerinin içip içip olay çıkarmasıysa, alkol satışı yasağının seçimlerden bir ay önce başlaması gerekmez mi? Seçim günü alkol satılmıyor diye yasakların başlamasından bir saat önce evimize az zula yapmadık sonuçta. Hadi alkolü anlamasam da anladım diyelim? Ya kıraathanelerdeki çay kahve yasağı, oyun yasağı? Bir kişi şunun çıkıp makûl bir açıklamasını yapsın bana. Bundan 30 sene önce kıraathane ve çay bahçelerinde alkol satışı olduğunu biliyoruz. Acaba o zaman alkol satışını engelleyemediler de (bkz. levent kırca: enişte biraz daha koka kola koysana. adile naşit: bunlar da kolayla sarhoş oldu ayol)(*) çayı kahveyi kapsayan toptan bir yasak mı geldi?

Bilmiyorum, "seçim, referandumdan iyidir" yazmak için klavye başına oturmuştum. Konu nerelere gelmiş.

Haa bir de Türkiye-ABD basketbol maçına yetişelim diye yayın yasaklarını erken bitirdikleri de aklıma gelmedi değil hani.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder