4 Ekim 2010 Pazartesi

Kozalağa çıkmak


Doğalgazın yaşamımıza iyice müdahil olduğu şu yıllarla birlikte nesli tükenmeye başlayan bir eylemdir kozalağa çıkmak. Tabii ki asıl adı 'kozalak toplamak'tır bu eylemin.

Günün birinde odun kömür yakan ev kalmayınca ya da çam ağaçlarının nesli tükenince kim bilir yeni nesiller ne sanacak kozalağa çıkmayı (Bkz. Balığın kavağa çıkması).

Odun ya da kömür yakılan evlerin olmazsa olmazıdır kozalak. Tutuşturma aracı olarak en az çıra kadar etkilidir. Bu etkisi nedeniyle birçok yangının büyümesine de neden olur. Yangınlarda ısınan kozalakların yanmaya başlamadan önce patlayarak havada 40-50 metre yer değiştirdiğine ve yangının hiç hesapta olmayan bir yere (rüzgârın da etkisiyle) sıçramasına defalarca şahin olundu.

Neyse konumuz kozalağa çıkmak. Kozalağa çıkmak için yanınızda olması gereken en önemli şey çuvaldır. Plastik poşet de olur ama büyük ve dayanıklı olmalı. Her ne kadar büyük ve dayanıklı olsa da çuvalın yerini tutmaz efendim poşet. Onlarca poşetin taşıyacağı kozalağı iki çuvalda toplayabilirsiniz. Taşıması da daha kolaydır.
Kozalağı ağaçtan meyve toplar gibi toplamak tercih edilmez. Genelde ormanın içinde, yere düşmüş dallar üzerindeki kozalaklar toplanır. Kurumuş, çürümüş ama henüz kopmamış dalları da koparıp üzerindeki kozalakları ayıklayabilirsiniz ama çam ağacı her zaman doğruyu söylemez. Kurumuş sanılıp kırılmaya çalışılan bir dal, bazen kurumamış olabilir. Böyle bir dalı koparmak her şeyden önce ağaca zarar verir sonra da borularınıza. Çünkü çam ağacındaki çam sakızları boruların sıklıkla kurumla dolmasına neden olur. Bu da kışın en çetrefilli gününde sobayı söküp temizlik yapmak demek olur ki; berbat bir şeydir.

Kozalağa çıkmak, soğuk kış ayları için yararlı bir eylem olduğu kadar da insan vücudu için de bir o kadar öenmlidir. Aile ya da arkadaş grubuyla çıkılan zamanlarda farkında olmadan dağ bayır saatlerce yürünür. Uzun süre yürümek başlı başına bir spor olduğu gibi kozalak buldukça eğilip kalkmak da bir nevi kültür fizik hareketidir, farkında olmazsınız ama iyi gelir.

Kozalak sözcüğü yarı Rumca yarı Türkçedir. Koz, Yunanca 'tarak', alak ise 'oğlak' sözcüğünün Orhun Yazıtları'ndaki ilk halidir. Oğlaklar, sırtları kaşındıkça yere düşmüş kozalakların üzerine sırt üstü yatıp kaşınırlarmış. Koz oğlak zaman içinde kozalak olmuş.

Not: Üstteki paragraf tamamen benim uydurmam, yok öyle bir şey.

Eser(!) ve fotoğraf: Türker Miletli

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder