6 Ekim 2010 Çarşamba

Öteki beriki meselesine dair

Çark Caddesi'nin apaçilerinden apaçi diye bahsettiğim postta bir ötekileştirme yaptığım söylendi; doğrudur, açık açık ötekileştirme yaptım. Yaptığım ötekileştirmede kesinlikle bir aşağılama ya da negatif ayrımcılık yoktu lakin bu ötekileştirme bir o kadar da gerekliydi. Konuyla ilgili Elev Theron'un büyük katkılarıyla kaleme alınan "Nefret Söylemi Üretmede Türkiye Futbol Medyasının Rolü" adlı bitirme tezimde bu konuya kısaca değinmiştik. Adı geçen tezden konuya ilişkin bölüm:

Nefret söyleminin oluşturduğu ‘söylemsel ayrımcılık’ ile, postmodern bir kavram olan ‘ötekileştirme’nin günümüzde bir tutulduğu gözlemlenmekte ve moda haline gelmiş olan bu kelimenin ayrımcılık kavramı yerine kullanıldığı görülmektedir. ‘Biz’ ve ‘onlar’ ayrımından hareket ettiğini söyleyen bu kavramlaştırma zihinsel olana hatta bilinç altına sirayet eden durumuyla dikkat edilmesi gereken bir noktada durmaktadır. Nitekim öteki kelimesi ile ‘ötekileştirme’ kavramının akıl yürütmelerde birbirine karışabildiği gözlemlenebilmektedir. Ayrımcılık; farklılıklar üzerine kurulan bir düşmanlığı ifade eder, aşağılayıcıdır ve elbette zorunlu olarak yapılması gereken bir durum değildir. Fakat ötekileştirme sosyal nedenlerle bir sosyal farklılığı vurgulamak üzere zorunlu olarak kullanılıyor olabilir. Örneğin sosyal antropoloji disiplini açısından, Afrika kıtasındaki bir kabilenin modern batılı kültürden farklı kültürünü anlatmak üzere bir ötekileştirme yapılması yani ‘onlar’ denilmesi zorunludur. Yine örneğin egzotik bir topluluk yabancıdır, ötekidir fakat aynı zamanda çok da güzeldir (egzotizm). Ya da "Türkiye'de Çingene Nüfusunun Dağılımı" ismini taşıyabilecek bir istatistik, zorunlu olarak bir ötekileştirme içindedir. Hatta ötekileştirme ‘biz’den olmayanı işaret ederken yüceltip üstün de kılabilir. Edebi, mitolojik veya fantasik kahramanlar hep ötekilerdir. Dolayısıyla ayrımcı söylem, bir ‘öteki’den yola çıkar ama farklılık vurgusunun yarattığı algının yani ötekileştirmenin, öteki için sosyal ya da fiziki bir tehlike oluşturması durumunda ayrımcı söylemden bahsedilebilir.

“Bir topluluk bir isimle ya da isim benzeri bir sıfatla nitelendiğinde ötekileştirme başlar. Bu da konunun dilde kurulduğunu gösterir. Kişi veya topluluğun dilde kurulmuş olan nitelendirilmesi ne kadar toplumun genel niteliklerinden uzaklaşmış bir ifade taşıyorsa, genele dahil edilecek alanını o kadar daraltır ve örter. Ayrımcılık bu noktada dilde başlar” (*)

(*) Kristina Boréus, Discursive Discrimination and Its Expressions, Nordicom Review 19.11.2009. http://www.nordicom.gu.se/common/publ_pdf/34_Boreus.pdf. Söylemsel Ayrımcılık ve Dışavurumları, İngilizceden çeviren: Emre Can Dağlıoğlu.
http://www.nefretsoylemi.org/detay.asp?id=50&bolum=makale

Bu vesileyle tezi tekrar okuduğumda ayrımcılık yerine negatif ayrımcılık kullanılsa daha mı iyi olurdu diye düşünmedim de değil.

(Fotoğraf google'a ötekileştirme yazınca çıkan ilk kare. derindusunce.org)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder