27 Şubat 2011 Pazar

Erbakan'ı nası bilirdiniz?

Şüphesiz, Erbakan ülkenin başına gelen en güzel şey değildi.

İnat ve çalışkan biriymiş besbelli. Zaten ülkenin başına musallat olmuş ve her türlü başarısızlıkta koltuğundan bir türlü vazgeçememiş tüm politikacıların genel özelliği bu sanırım. Sadece metaforik kalmamış bu, Odalar Birliğindeki koltuğundan, bırakmasını emreden danıştay kararına rağmen ayrılmamış. Başbakan Demirel de "atın şu adamı ordan" demesine ve binayı saran polise rağmen bir yolunu bulup gizli girişten koşup koltuğa yapışmış. Ayıramamışlar bir türlü.

Neyse, bunlar bilindik ve etrafta bulunabilir şeyler. Bir de efsaneler var. Bildiğim ikisini geçeyim ama geçmeden bişey var. Görünce koptuğum aşağıdaki foto NTV'deki belgeselin en güzel yerlerinden biriydi. Milli Nizam Partisi amblemiyle karşılıklı hareket yarışına girmesiydi. Temiz bir örneğini bulamadım, ama print-screen teknolojisi sağolsun olay gayet sarih ve net.


Efsanelerden ilki, mühendislik mezuniyeti ve Almanya'daki doktorasından sonra Nakşibendi önderi Kotku'nun icazetiyle giriştikleri "milli ağır sanayi kalkınması" fikri adına kurulan Gümüş Motor firmasında çalışırken geçen bir olay. Bir yerli motor yaptıklarında denemeler tamamlanıyor ve sadece motor kısmının sunumu sırasında motor patlıyor ve yanmaya başlıyor. Rüyalar çabuk sönüyor. Bizimki teorik işlerine dönüp profesör de olduktan sonra siyasete niyetleniyor.

İkincisi ise, memlekette hiç bişey olamayanların polis olduğu gibi kendisi de makine mühendisi profesörü olmasına rağmen siyasetçi olmaya karar veriyor. Başbakanken, bir tören sırasında içine gizliden hafif alkol katılmış bir portakal suyu geliyor önüne. Bi yudum aldıktan sonra, "evladım, ne güzel kekremsi bi tadı varmış bunun" deyip lüplüyor. Sonra yenisini istiyor.



28 Şubat'ı da, Haziran'daki seçimleri de görememesine sevindim açıkcası.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder