5 Temmuz 2011 Salı

"Üzgün olmaktansa öfkeli olmayı yeğlerim..." - 4

Baader’in yakalandığını öğrendiğinde çılgına dönen sevgilisi Gudrun Ensslin, bir an önce onun hapisten kurtarılması gerektiğini söylüyordu. Kurtarma sözcüğü Ulrike üzerinde sihirli bir etki yapmış ve yetiştirme yurtlarındaki gençlerin durumuyla ilgili bir kitap yazma bahanesiyle Baader’le görüşmeye başlamıştı cezaevinde. Araştırma yapılabilmesi için Baader şehir kütüphanesine götürülecek, orada yapılacak bir şok baskınla kaçırılacaktı. Ulrike’nin o dönemde saygın bir gazeteci olması nedeniyle cezaevi yönetimi ilk önce tereddüt etmesine rağmen, sonra buna izin vermişti. Eylemin sonucunda, bir grup silahlı kütüphaneyi basıp Baader’i kaçıracak ve Ulrike olaydan habersizmiş gibi şaşkınlık içinde kalacaktı kütüphanede. Ancak olaylar planlandığı gibi gelişmemiş, kütüphane görevlisi ve polis memurları gelen militanlara direnmiş, silahlı çatışma olmuş ve ortalık karışmıştı. Baader ve ekibi kütüphanenin camından atlayarak kaçmışlar, Ulrike bir süre tereddüt ettikten sonra kaçmasına gerek olmamasına rağmen o da camdan atlayıp, onlara katılmıştı. Ancak çantasını kütüphanede unuttuğundan artık o da arananlar listesine girmişti. Bu olay onun hayatındaki kırılım noktasıdır.


Ertesi gün her yere yapıştırılan kırmızı ilanlarda “Aranıyor, 10.000DM ödül” yazıyordu. Ulrike artık dönüşü olmayan bir yola girdiğinin farkındaydı ve çocuklarını emniyetli bir yere göndermeliydi. Eski eşi Röhl’ün çocuklarını almasını istemiyordu. Farklı yerlerde çeşitli sürelerde saklanan çocuklar sonunda yanlarındaki üç kadın ile birlikte Fransa sınırını illegal yollardan geçerek ve karlı bir dağ yolundan otomobille Sicilya’ya gelirler. Buradaki deprem barakalarına yerleşirler, ancak barakada ne pencere vardı ne de yemek yapılacak bir yer. Bu sorunları yaşayan sadece Ulrike’nin çocukları Bettina ve Regine değildi. Aynı şekilde Gudrun Ensslin’de oğlu Felix’i bırakmış bir süre sonra babası da intihar eden Felix peşpeşe bu iki travmayı yaşamıştı.


Polis takibinin özellikle kendisi üzerinde yoğunlaşmış olması nedeniyle şaşkın olan Ulrike, tanınmamak için uzun kahverengi saçlarını sarı bir peruk ile gizlemeyi tercih etmişti.


Baader’in kütüphaneden olaylı bir şekilde kaçırılması bir çok sol gurup tarafından eleştirilmişti. Eyleme ideolojik bir geçerlilik kazandırma görevi Ulrike’ye kalmış ve o da bir kısmı daha sonra Der Spiegel dergisinde yayınlanan bir kaset hazırlamıştı. Ulrike kasette entellektüel sola saldırıyor, teorik olarak neyin önemli olduğunu kavramış olmalarına rağmen “hâlâ kaybedecek çok şeyleri” olması nedeniyle bir türlü harekete geçemeyeceklerini söylüyordu. Baader’in kurtarılması ile birlikte gerekli olan pratik adım atılmıştı ve toplumdaki proleter grupları desteklemek için bir “Kızıl Ordu” inşa edilmeliydi. Aksi halde silahlı bir yardım olmaksızın ezilenler devlet ile olan çatışmalarında her zaman kısa çöpü çekmeye mahkum olacaklardı ve hiç bir şey değişmeyecekti.


Devam edecek...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder