Her şey Sezyum'un 10 Ağustos tarihli Radikal Hayat'taki yazısının son paragrafıyla başladı.
Ardından olay büyüdü. Portallar peşpeşe haberi gördü, twitter'da herkes mevzudan bahseder oldu ama sorunlu bir şekilde. Bana Sezyum'un yaklaşımı da sorunlu geldi. Yanlış anlaşıldıysa ya da derdini doğru ifade edemediyse sorun onu yanlış anlayanlarda olmamalı sanırım. Sokakta 50 kuruş veren herkese satılan ulusal bir gazetede yazan ben değilim sonuçta. Ben halkım ve gazeteci / yazar kişisi ulusal bir gazetede yazıyorsa halkın anlayacağı dilde yazmalı, en azından o dile yaklaşmalı diye düşünüyorum; sonrasında yanlış anlaşıldım dememek için.
Yazıda, "Adile Naşit'in o haline bakıp içinde kötü duygular uyanan insan zaten kötüdür" diye bir cümle geçiyor. Buradaki "kötü duygular"dan kasıt nedir? Adile Naşit'ten tahrik olmak kötü müdür bunu tartışalım. Tahrik olmak kötü müdür bunu da tartışalım. Sevgilimizin yaptığı küçük oyunlar, cilveler sonucu tahrik olmak da bu durumda kötü mü oluyor diye aklıma geldi hemen mesela.
Bir de işin şu boyutu var: "Yuh artık, Adile Naşit'ten de tahrik olunur mu?" yaklaşımı, yarın TRT'nin olası bir Angeline Jolie sansürünü meşrulaştırmaz mı? (Güzellikten ne anladığımıza ve işin göreceliliği boyutuna hiç girmiyorum bile)
Cinselliğe bakış, mal-meta mevzularına doğru yazı evrilecek gibi. O yüzden hemen önünü keserek, son söz olarak şunu demek isterim:
Hamamdaki Adile Naşit'ten de tahrik olunur, Münir Özkul'dan da ve hatta Monica Bellucci yüzünden ölmek de ayıp değil. Tartışılması, ses çıkarılması ve sokağa çıkılması gereken asıl mesele sansürcü yasakçı zihniyetin kendisidir. Neyin ya da kimin yasaklandığı değil.
En son ne zaman doğru yerden bir tartışma yürütebilmeyi başardık ki Ara'cığım? Şike tartışırız "sen yaptın!" "ama sen de yaptın!" üzerinden, demokratik özerklik dersin " ama vergi vermeyeceklermiş..." üzerinden...
YanıtlaSilHa, ulusal bir gazetede yazan Sezyum'un -bence kasıtsız- yanlış yönlendirmesi dersen, bu ülke gündemini Yılmaz Özdil yazıları üzerinden tartışıyor, vurma adama yazık derim...
Erol Taş yaşasaydı Sezyum sokakta adamı taşlayacaktı herhalde.
YanıtlaSil