27 Eylül 2011 Salı

Paçozlaşma ve Hödükleşme

Kavramların sırasıyla sahipleri Alev Alatlı ve İlber Ortaylı. Alev Alatlı 1980'lerden başlayarak Türkiye'nin dünyaya koşut olarak paçozlaştığını söylüyor. İlber Ortaylı ise paçoz kelimesini gündelik dilden sayarak ben bunu kullanmazdım diyor ancak İstanbul'u hödüklerin doldurduğunu ekliyor.

Gazetecilerle yaptığı söyleşilerde Alev Alatlı'nın yeni kitabı olacak ya da olmuş olan "Beyaz Türkler Küstüler" isimli kitapta kavramlaştırdığı paçozlaşmaya kendi tarifi şöyle: "Paçoz, kendi çıkarları için her yolu mübah sayan, küstah, beş para etmez, sokak kurnazı, zevzek, müptezel, basmakalıp, palavracı, rüküş, hoyrat, içtensiz, pespaye, nekes, terbiyesiz, aşağılık, ahlaksız, kalleş." İlber Ortaylı'nın hödükleşme tarifi ise, bilgisiz, görgüsüz ve kültürsüz.

Alev Alatlı kavramlaştırma sürecinde Dostoyevski'nin ‘Puşlost’ (Poshlost) kavramından yararlandığını, Ömer Seyfettin’in Efruz Bey tiplemesi ile Nesin’in Zübük’ünün kısmen buna yakın karakterler olduğunu ama gerçek hayatta ve günümüzde örneğin bir Serdar Turgut'un, Ertuğrul Özkök'ün, Ayşe Arman'ın, Rahşan Gülşen'in birer paçozluk üreticisi olduğuna da değiniyor. Dünya çapında bir durum olduğunu söylüyor. Fransa'da Sarkozy'nin İtayla'da Berlucsoni'nin prim yapmasını da buna bağlıyor.

Bana göre, bu zamana kadar Marx'ın kapitalizmde katı olan her şey'in buharlaştığını söylemesi, kültür erozyonu, Frankfurt Okulu'nun "kültür endüstrisi" kavramı, başkasının acısına duyarsızlaşma anlamına gelen siniklik, Uğur Mumcu'nun "bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma" değerlendirmeleri, Zygmunt Bauman'ın aşkın bile akışkanlaştığı ifadeleri, değer yitimi ve yozlaşma bahsedilen bu tipolojinin analizleriydi aslında. Bakalım paçozlaşma ve hödükleşme edebiyat ve sosyal bilimler terminolojilerinde kendilerine kavramsal bir yer edinebilecekler mi?

2 yorum:

  1. doğru mudur cevaplar yoksa sorular mı yanlış kişiye sorulmuştur?

    YanıtlaSil
  2. Ben de bilemiyorum ancak bana kalırsa analiz metodu bakımından sıkıntıları olan ve gündelik yaşamın kavramları bunlar. Yerleşik kavramlar haline gelecek gibi de görünmüyorlar. Ancak doğruluk payı da yok değil. Değer yitimi ve kişisel etik dizgesi yoksunluğu, mevcut sosyoekonomik sistemin beslediği, beslemekle kalmayıp yücelttiği durumlar gibi görünüyor. Gazeteci ve sosyal bilimci Enver Aysever, şu an Türkiye'de yaşanmakta olan duruma "cehaletin vesayeti" tanımı getiriyor. Bana bu kavram yukarıda değinilen kavramlardan daha bilimsel geliyor.

    YanıtlaSil