16 Kasım 2011 Çarşamba

İki saat

Öğrencilik hayatında son 100’e girmişti. Yeni senenin ilk sınavları başlamış, vize haftası dayanmıştı kapıya. Hep olduğu gibi kâh internette amaçsızca dolaşarak kâh dizi/film izleyerek kâh derslerinden bağımsız kitaplar okuyarak hazırlanmıştı ilk sınavına. Zaten ilk olacağı sınav, taa 1. sınıf dersi olan bu sene yükseltmek amacıyla aldığı ve bunun çok saçma bir fikir olduğunu sınavdan bir önceki gece notlarını bulamadığında anladığı derstendi. Güvendiği Türk Tiyatrosu bilgisiyle yattı sabah 10.30’da olan sınavına gidebilmek için.



Sabah gözünü açtığında önce kendisine güzelce küfür etti çünkü saat 10’u 10 geçiyordu. Ardından adada oturduğu için lanetler yağdırdı.  Adada oturmanın verdiği son dakika çaresizliği ile yüz yüzeydi. En kötü Tarabya’da oturuyor olsaydı geç de olsa girme ihtimali olan sınava imkânı yok yetişemezdi bu durumda. Üstüne ne giydiğini bilmeden ilk vapura koştu çaresiz. Bineceği vapur onun en erken 12.30’da okulda olmasını sağlayacaktı. 


Vapura koşarken saçma sapan bir dersi yükseltme uğruna yarım dönem okulu uzatabilme ihtimalini düşünmek bile istemiyorken tütününü evde unuttuğunu fark etti. Bir küfür daha savurdu. Vapura binmeden o pahalı sigaraların birinden bir paket aldı, bindi vapura. Sakin olmaya çalıştı. Okula gider hocaya durumu anlatırdı. Uyuyakaldığını değil sadece vapuru kaçırma kısmını anlatırdı, işe yarardı, nasılsa adayı ve adadan ulaşımı pek bilmeyen insanlardı. Ya işe yaramazsa? Bunları düşünürken aç olduğun fark etti, tost yaptırdı, bir de büyükçe çay aldı yanında, vapurun kıçına gitti oturdu, iyice soğuğu yiyip maksat kendini cezalandıracaktı. 


Tostu bittikten sonra sigarasını yakmak için çakmak aramaya başladı çantasında. Bir umut, aradı. Belki göremiyorum dedi, çantasında bulunan iki kitabı çıkardı öyle bakmaya başladı. Çakmak ararken daha bir yudum almamış olan çayı kitapların üzerine devrildi. Çakmak falan da bulamadı çantasında. Tekrar büfeye dönüp peçete, bir büyük bardak çay daha alıp gayet sakin olmaya çalışarak çıktı dışarı. O sırada başka adadan biriyle karşılaşıp ondan çakmağını istedi, adam kızın halini tavrını görüp ona acıdı olacak ki çakmağını kıza verdi, senin olsun dedi. Dışarı çıktı, kitaplarını sildi, çayıyla sigarasını içti.


1’e doğru okuldaydı. Hocanın odasına girdi, gayet pişkin pişkin ‘ben giremedim vizeye’ dedi. Kadın bir an durup sonra ‘haa doğru’ dedi. Vapuru kaçırdığını, diğer vapurla da ancak bu saatte gelebildiğini anlattı bir yandan da acıklı gözlerle al beni şu an sınava dedi. Kadın önce olmaz dedi, sonra rapor al dedi, sonra alamazsın gerçi bu saatten sonra dedi, başka soru sorarım dedi, bir kâğıt uzattı, yan odaya geç  1 saatin var yalnız dedi. Bol bol teşekkürle sınavını yaptı, sınav sorularını değiştirmemişti hocası.  Vize haftası başlamıştı. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder