23 Mayıs 2012 Çarşamba

Yıkarım Binanızı - 2


Orada öylece duruyor. Boş. Anılarıyla birlikte. Başından o kadar çok şey geçmiş ki şu an hakkında yapılan konuşmalar ona komik geliyor, saçma geliyor. Gülerek izliyor bu tartışmaları Atatürk Kültür Merkezi.

1929’da henüz fikir olarak ortaya çıkıyor. Temel atılırken belediye ve Muhsin Ertuğrul’un yaptığı sözleşme bir şişenin içine konup toprağa atılıyor ve 1946’da temelleri atılıyor AKM’nin.  Ellerine para geçtikçe inşaat devam ediyor, tabii en nihayetinde ödenek bitiyor ve 1953’te inşaat duruyor. Bina öylece ortada kalıyor. Kimse almak, tamamlamak istemiyor binayı derken dönemin Bayındırlık Bakanı Kemal Zeytinoğlu bu işe el atıyor ve inşaat belediyeden devlete geçiyor 1956’da. En sonunda 1969’da AKM ortaya çıkıyor.

Bu sanat merkezinin fikri ve bitişi arasında 40 yıllık bir zaman dilimi geçiyor. Bu zaman diliminde ise  8 hükümet değişiyor.

İşlev dışında bir şey vermiyor AKM ne bir süs ne de bir gösteriş. Salt sanatın icrası için yapılan bir bina. Dışarıdan görülen demirler, güneşi kesmek için yapılan panellerdir. Bir tek, içinde üstündeyken sallanan bu yüzden hareketli denen bir merdiven bulunur ki bu AKM’nin en büyük süsüdür. Ayrıca 1300 kişilik salonu, 500 kişilik konser salonu, 200 kişilik tiyatro salonu ve 250 kişilik sinema salonun yanında bir de üst katlarda büyük sergi salonu vardır.

AKM üzerinden yapılan tartışmalar 70’lerden beri devam ediyor. İlk açıldığı dönemde solcular bu binaya karşı çıkıyor. Bu paranın yüksek kesim için değil halk için yapılacak olan tiyatrolara harcanması gerektiğini söylüyorlar. Solcuların yanında dinciler de bu binaya karşı çıkıyor onların derdi her zaman karşı çıktıkları sanat. Yıkılması gerektiğini söylüyorlar.

1973’de Artur Miller’in Cadı Kazanı adlı oyunu oynanırken sahnedeki aktörün ‘Yanıyor yanıyor, dünya yanıyor’ repliğinin ardından tesadüfe bakın ki tavandan ateşler düşmeye başlıyor ve binanın üst katında başlıyor yangın. İtfaiye gecikiyor ve bina yanıyor. Bu yangından dinciler ve solcular sorumlu tutuluyor, 2 solcu genç de tutuklanıyor. Yangının ardından yine bir sessizliğe gömülüyor AKM, 8 sene kadar. Yeniden tadilata giriyor ve yönetimi Devlet Tiyatroları’nda olarak opera, tiyatro, bale, konserler düzenleniyor. İstanbul’da olan bir binanın yönetiminin Ankara’dan yapılması Muhsin Ertuğrul’un canını sıkıyor.

Birçok oyuna, bale gösterisine, konsere ev sahipliği yapmış olan AKM 2008’de ‘tadilat’ nedeniyle kapatılıyor. Bu binanın yıkılacağı gibi söylentiler arada sırada ortalarda dolaştığında ise ilk açıldığında ‘yıkılsın’ diyen solcular bu sefer ‘yıkılmasın’ diye sokaklara çıkıyor.

Şu an için sadece bir buluşma noktası olan AKM, belki de içinde yaşattığı ruhundan dolayı hala ayakta kalmayı başarabiliyor.


Kaynak: Geçmişten Günümüze İstanbul Tiyatroları / Yavuz Pekman (YKY)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder