Berk Sayan’a…
Her bayramda seyranda okulda ve Heybeliada’nın çeşitli yerlerinde
konser verdik birkaç yıl boyunca. TSM’den tutun da “Türkiyem Türkiyem
Cennetim”li vatan millet şarkılarına kadar geniş bir yelpazemiz vardı.
23 Nisan konserlerinden biriydi. Bir TSM şarkısının
solistiyim. Ben solo yapıyorum, nakaratta koro katılıyor bana. Şarkı sırasında
seyirciye arkası dönük Udi Orhan bana kaş göz yapmaya başladı, anlamadım.
Adamın suratı şekilden şekle girdi, udu bırakıp eliyle bir işaretler yapmaya
başladı, çözemedim.
Konser bitti, salon dağıldı, o da bağıra çağıra gitti. Biz
sahnede birbirimize bakıyoruz, nerede hata yaptım, yaptık?
Sahneden iniyorduk ki hızlı adımlarla gelip aldı beni
karşısına. “Gam yap” dedi, başladım. İlk oktavı bitirirken “devam et” dedi
ettim, ikinci oktavı bitirirken “kesme” dedi, kesmedim. Üçüncü oktav bitmek
üzereyken sarıldı bana ve “Allah benim belamı versin” dedi. Ben şaşkın şaşkın
suratına bakarken “Adam tenorun önde gideniymiş ben konserde ona alt perdeden
çaldım, bir de alt oktava in diye işaret yapıyorum, müzisyeniz diye geçiniyoruz
sonra” dedi Orhan Hoca.
O gün öğrendim, tenormuşum ben. “Hemen konservatuvar
sınavları için çalışmaya başlıyoruz” dedi.
Çalıştık da…
Sınav günü geldi çattı ve beni okulun hocaları olduklarını
tahmin ettiğim 8-10 kişinin olduğu bir odaya aldılar. Odaya girer girmez kendi
aralarında konuşmaya ve bir isim telaffuz etmeye başladılar. “Bunu bilmem kim
beye götürün!”
Sınav başlamadan odadan çıktım ve bilmem kim beyin yanına
götürüldüm. Bilmem kim bey bale öğretmeni çıktı, “haftaya pazartesi mayonu giy
gel” dedi.
![]() |
Ben ve o bir araya geliriz de bir "Gücüne güç katmaya geldik" patlatmayız, olacak şey mi? |
Yıllar içinde tenorun kralı olsanız o ses eğitim almayınca
bitiyor, benimki de bitti. Tek bitmeyen müzik sevgim oldu. Daha da uzun yıllar
sonra bir klarnet aldım ve tanıdık bir klarnetçi arkadaşımla çalışmaya
başladım. En azından çalmalıydım çünkü müziği dinlemek yetmiyor bir yerden sonra (Müziğin iyi bir dinleyicisi olmak da müziği icra etmek kadar ustalık ister kanımca, ayrı
konu).
Keyfime diyecek yok, öyle ya da böyle müziğin içinde olabilmek büyük zevk ama arada bir o odadan çıkarılışım gelir hâlâ aklıma.
“Keşke beni bir dinleselerdi” der dururum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder