Resmi adıyla BJK İnönü, gönlümüzdeki adıyla Şeref Bey Stadı
sadece Beşiktaşlılar için değil, bu ülkede futbolla ilgili ilgisiz herkes için
önemli bir yere sahip. Orada hiç maç izlememişlerin bile bir 19 Mayıs
gösterisinde çimlerine basmışlığı vardır en azından. Bugün Beşiktaş ve
Beşiktaşlılar için yeri ayrı olsa da Fenerbahçe ve Galatasaray’ın stadı yokken,
üç İstanbul kulübünün stadı ortak kullandığını unutmamak gerekiyor. Ve tabii
Metin Oktay’ın unutulmaz jübilesinde Can Bartu ile 10 dakikalığına forma değiştirdiği
o âna şahitlik ettiğini…
Olaylar Dolmabahçe Sarayı ve stadın önünde devam etti.
Maça saniyeler kala kendimizi stada atabildik. Sonucu umursanmayan ender maçlardan birindeydik. 90. dakikada 4. hakem +2 dakika uzatma gösterdiğinde bulunduğum tribünlerden homurtular yükseldi: “Uzat ulan 10 dakika daha”. Karşımızdaki tribünde açılan bir pankart durumu özetliyordu: “Bu maç hiç bitmesin”
Maç bitti ve futbolcular şampiyonluk turu atarcasına stadı gezip gittiler. Sonra meydan bize kaldı. Kotlular anı olarak söküldü ilk önce. Sonra yaklaşık 15 bin kişi sahaya indi. Kiminin elinde kale direği, kiminin elinde file, sahadan sökülen çimenler, orta sahada çekilen halaylar, anı fotoğrafları…
Hep anlatılagelen, rakip taraftarların bir arada maç
seyrettiği, formaların reklamsız tertemiz olduğu günlerden düne gelelim. Bir
bankayla anlaşan Beşiktaş’ın o bankadan kredi kartı alanlara bilet için öncelik
yapması nedeniyle dün binlerce insan tarihi gecede bulunamadı. Biz şanslıydık.
Kulübün sponsorlarından birinde çalışan tanıdığımız bilet ayarladı, malum bu
ülkede bir yerlerde bir tanıdığın olmazsa sen de yoksun. Şifo Mehmet’in
jübilesine de yine benzer bir tanıdıklık ilişkisi sayesinde gidebilmiştim.
Beni o stada götüren ilk insanla, babamla, Süleyman Seba
heykeli önünde çektirdiğimiz fotoğraf, klasik bir kadraj sorununa kurban
gidiyor.
Sonra ne olduysa bir anda oluyor ve semt karışıyor. Aslında “ne
olduysa”nın açıklaması kolay. Semte sığmayan taraftarlar bir maç günü klasiği
haline gelen yollara taşıyor. Motorlu polisler yolu açmak için kalabalığın
arasına dalıyor, kendi halkının arasına. Havaya (benim duyduğum) 7-8 el ateş
açılıyor. Kızan taraftar polislere şişe atmaya başlıyor ve ardından 1 Mayıs
2013’ü anımsatan o görüntüler başlıyor. İlk gazı gördüğümüzde olaya uzak bir
noktadaydık. Babam “ben artık gazı kaldıramıyorum, uzaklaşalım” dediyse de
atılan onlarca gaz Beşiktaş’ın arka sokaklarını bile etkilediği için gazdan
kaçmak pek mümkün olmadı.
Olaylar Dolmabahçe Sarayı ve stadın önünde devam etti.
Maça saniyeler kala kendimizi stada atabildik. Sonucu umursanmayan ender maçlardan birindeydik. 90. dakikada 4. hakem +2 dakika uzatma gösterdiğinde bulunduğum tribünlerden homurtular yükseldi: “Uzat ulan 10 dakika daha”. Karşımızdaki tribünde açılan bir pankart durumu özetliyordu: “Bu maç hiç bitmesin”
Maç bitti ve futbolcular şampiyonluk turu atarcasına stadı gezip gittiler. Sonra meydan bize kaldı. Kotlular anı olarak söküldü ilk önce. Sonra yaklaşık 15 bin kişi sahaya indi. Kiminin elinde kale direği, kiminin elinde file, sahadan sökülen çimenler, orta sahada çekilen halaylar, anı fotoğrafları…
(*) Daha fazla uzatmadan, son maç için yapılan besteden bir
bölümle bitirelim:
Bu asla veda değil,
biz yine geleceğiz
Halayla türkülerle yer
gök inleteceğiz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder