12 Aralık 2008 Cuma

340 dolarlık yaşamlar

Aralık sonu itibariyle BirGün’de kıyamet kopacak gibi görünüyor. Yeni binanın tepesinde bir baz istasyonu var ve normalde insan sınırı en yakın 10 metre olmalıyken biz şu an baza 3 metre mesafedeyiz. Yöneticimiz, televizyonda çay içen bakan pişkinliğinde bize “baz istasyonlarının zararlarının kanıtlanmadığını” söyledi geçen gün.
Sağlığını düşünen yaklaşık 10 kişi gazeteyle bağlarını kesmek üzere. Manen kesti aslında çoktan, madden kesilmesi ise ocak başında.
Mal sahibi, GSM operatörüyle anlaşırken parayı peşin almış. Sözleşme yapılalı 3 ay olmuş ve 12 aylıkmış bu sözleşme. Biz de binaya 9 ay para vermeyeceğiz diye girmiştik. Taşlar yerli yerine oturdu anlayacağınız. Adam bize eski solcu olduğu için ya da babasının hayrına vermemiş bedavaya. Yapılan anlaşma 17 bin dolarmış. Yani 17 bin bölü 50 çalışan o da eşittir 340 dolar. Şu an BirGün’de çalışan her bir kişinin yaşamı 340 dolara eşit.
Benim ve birçok arkadaşımın yaşamında bir dönem hem de çok önemli bir dönem bitiyor. Bir proje olarak BirGün, çoktan bitmişti, sıra bize gelmiş anlaşılan.
“Yüreğim kanıyor” ne güzel şarkısıdır ulan Ahmet Kaya’nın. Elev bilir de Sava bilmez, yolluyorum dinle mutlaka.

2 yorum:

  1. Durumun bu noktaya gelmiş olması çok üzücü. Gerçi Ara, içeride neler olduğundan, olumsuzluklardan hep bahsederdi. Birgün'ün koşullarını eleştirirdi hep sohbetlerde ama salt kural tanımazlığından olmadı bu eleştiriler şimdiye kadar. Şikayet etmedi, karakterine koşut alternatiflerini içeren bir yaklaşımı olmuştu hep. Şimdi gelinen nokta gerçekten üzücü.

    Bir süre önce Melih Altınok, benim gibi içeriden bilgi aldığı bir tanıdığı olmayan okuyucu için, iyice okunması gereken bir yazı kaleme almıştı. Bu yazıyı http://www.birgun.net/writer_index.php?category_code=1187090067&news_code=1227004523&year=2008&month=11&day=18 linkinden okuyabilirsiniz. Yazının ana fikri aslında kendi içinde geçen bir cümlede saklıydı: "Çok mu zor, ana akım dışındaki gazete ve dergileri kapsayacak bir bağımsız medya platformu oluşturulması?" diyordu. Gerçi yazı daha çok basım-dağıtım işindeki güçlüklerden hareketle ele alınmıştı ama anlayana içerdeki süreçlere ilişkin de epey fikir veriyordu.

    Şimdi ben bunu, Melih Altınok'un ana akım harici basım-dağıtım platformu önerisini bir adım daha ileri taşıyıp, ana akım dışı medya kurumlarının aynı çatı altında (birincil anlamıyla binadan bahsediyorum) yer alabilmesine yönelik bir istek duyuyorum. Neden olmasın, neden bu konuda da mücadele verilemesin?

    Bu sabah, Açık Radyo'nun tatilde olan Açık Gazete'sinde, eski söyleşilerden birini yayınladılar. Konuk, Taraf Gazetesi Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Yasemin Çongar'dı. Çongar, söyleşinin bir yerinde 1 yıllık geçmişi olan Taraf gazetesinin, gündeme ilişkin soru soran haber anlayışının diğer gazeteleri de gerçek haber yapmaya yönlendirdiğini ifade ediyordu. 5 yıllık Birgün Gazetesi'nin böyle bir işlevi olmamış olması olanaklı mı acaba? Melih Altınok'un deyimiyle, adlarının yanyana anılması bile birilerini rahatsız edecek olan ana akım dışı gazeteleri (örneğin, Taraf, Evrensel, Cumhuriyet'i) hem basım-dağıtım hem de ikamet anlamında ortaklaşmaya çağırmak gerek. Bir gün, Birgün olmazsa çok şey eksik kalacak. Yüreğim kanıyor, olmasaydı sonumuz böyle.

    YanıtlaSil
  2. merhabalar,
    Baz istasyonlarına en az 5 metre mesafede olunması sağlığı olumsuz etkilememesi açısından önemli tabi ancak istasyonla aynı hizadaysanız olumsuz etkisi olacaktır.Yani altında veya üzerinde iseniz etkisi bir cep telefonundan aldığınız radyasyon kadar olacaktır. Şahsen 8 senedir baz istasyonları altında çalışan biri olarak olumsuz bir etkisini görmedim. Henüz:) gayet sağlıklıyım, ama 5-10 sene sonra kanser olmayacağımın garantisi yok. Zaten baz istasyonu altında çalışmasam da bu garanti yok.

    YanıtlaSil