3 Ocak 2013 Perşembe

Dinin dişi diyerek doğacaktır!

“Halkı, psikolojisini anlayarak hareket etme koşulu ve yeterli tekrar ile bir karenin gerçekte bir daire olduğuna ikna etmek olanaksız değildir. Sözcükler istenilen fikirlerle giydirilerek başka bir kalıba sokulabilirler... Bir fikri ne kadar uzun süre tekrarlarsanız insanlar ona o kadar fazla inanırlar.” (Joseph Goebbels, Nazi Propaganda Bakanı)
 
çiftdüşün1
 
afakını akın al
alçakları alsan alsın
altında ancak
ancak arkadaş
arşa artık aşarım atanı
bana bastığın başım bayrağımın
belki belki belki ben bendimi
beni benim benim benim benim benimdir
beridir bilir
bin binlerce bir bir
boğar boşanıp böyle
bu bu bu bu bu bu bütün cananı
canavar canı celal
cennet
cennet
cerihamdan cüda çatma
çehreni çelik çılgın çiğner
da da da dağları
dalgalan de
dediğin değer
değmesin
dinin dişi diyerek doğacaktır
dolu dökülen dökülen
dursun duvar
dünyada
dünyaları düşün
ebedi ebediyen eder
eli emeli en enginlere
et etmesin ey ey ezanlar ezelden
feda fışkıracak fışkırır
garbın geçme gibi
gibi gibi gibiyim
göğsüm göğsüne gövdeni gül günler hakk'a hakk'a hakkıdır hakkıdır hakkıdır hakk'ın
kim hangi
hayasızca helal helal
hepsi her hilal hilal
hüda hür hür hür hürriyet ırkıma ırkıma ilahi ilahi ile iman imanı incitme
inlemeli istiklal istiklal izmihlal
kahraman kalmış kanlarımın kanlarımız kanlı
kefensiz
ki ki kim
korkma korkma
kurban kükremiş
mabedimin medeniyet
milletimin milletimin milletimin milletimindir
mücerred namahrem
nasıl na'şım
ne nazlı
o o o o o ocak oğlusun
olayım olmaz olmaz
olsun
parlayacak ruh-i ruhumun
sakın
siper sana sana sana
sancak sarmışsa secde
sel sen sen senden serhaddim
sığmam sıksan
son sonra
sönmeden sönmez
şafaklar şafaklarda
şahadetleri şanlı
şaşarım
şehit şiddet şudur
şuheda şuheda tanı
tapan tapan
taşarım taşım
tek tek
temeli toprağı toprak tüten
uğratma uğruna ulusun
üstünde üstünde va'dettiği
var varımı varsa vatanı vatanımdan vatanın
vecd verme
vuracakmış yakın
yarın yarından yaşadım
yaşamış yaşarım yaşım
yatanı yazıktır yerden yerleri
yıldızıdır yırtarım
yok yok
yurduma yurdumun yurdumun
yükselerek yüzen
zaman zaman zırhlı zincir
 
Yukarıdaki dizeler bu coğrafyada yaşayan hemen herkesin küçük yaşlardan itibaren maruz kaldığı İstiklal Marşı'nın (41 mısra ve 256 kelime) kelimelerinin alfabetik sıraya sokulmasıyla, Zeyno Pekünlü* tarafından hazırlanan videodan dinlenerek ve bianet sitesinden yararlanılarak yazıldı (ilgili görseller ve açıklamalar için bkz. doublethink1). Pekünlü videoyu; Google Image'a İstiklal Marşı yazdığında çıkan ilk 256 görsel ile, şiiri oluşturan kelimelerin seslendirilme uzunluklarını düzenleyerek oluşturmuş.
 
Bu yöntem ile, şiir boyunca en çok tekrarlanan ‘kan’, ‘ulus’, ‘bayrak’, ‘şehitler’ gibi kelimeler bir araya yığılırken, görsellerde de marş okuyan çocuklar, resmi törenler, Mehmet Akif Ersoy resimleri sıkça tekrar ediyor. Kullanılan metodlarla ortaya çıkan absürdlük aracılığıyla izleyici ‘ulus olma’ teması üzerine düşünmeye, bu temaya atfedilerek yaratılan kutsallıktan sıyrılmaya ve onu önemsizleştirmeye davet ediliyor. Çalışmanın adı olan çiftdüşün (doublethink) ise George Orwell'in "1984" adlı ünlü romanından geliyor. 
 
"Eğer herkes Parti'nin dayattığı yalanı kabul ederse, eğer bütün tanıklar aynı şeyi söylerse, yalan tarihe geçiyordu ve gerçeğe dönüşüyordu. 'Geçmişi kim kontrol ediyorsa' diyordu Partinin sloganı, 'geleceği de kontrol eder'. Buna gerçekliğin kontrolü adı veriliyordu. Ama yeni dilde bunun için özel bir kelime vardı : çiftdüşünme". (George Orwell, 1984)
 
Bir üçleme olan 'Çiftdüşün' (Doublethink) serisi sanatçı Zeyno Pekünlü'nün uzun süredir ilgilendiğini söylediği ulus-devletlerin ulusluk bilincini pekiştirmek ve vatandaşlık bağı yaratmak amacıyla kullandıkları milli simgeler, kahramanlık hikayeleri, kurmaca mitolojiler gibi temalardan yola çıkarak oluşuyor. İstiklal Marşı yukarıda bahsedilen temaların neredeyse hepsini içerdiği için ve atfedilmiş kutsallığı yüzünden sanatçının üzerine ilk çalışmak istediği sembol olmuş. Ancak bu fikrin ortaya çıkmasına önemli ölçüde etki eden kırılma noktasını sanatçı 19 Ocak 2007 tarihine bağlıyor. Hrant Dink cinayetiyle birlikte hem kendinin hem de kendi kuşağından birçok sanatçının bu olayla birlikte 'Türklük' ve 'milliyetçilik' üzerine daha ciddi düşünmeye başladıklarını ifade ediyor.
 
Bu çalışma İspanya'nın Valls şehrinde düzenlenen 2009 yılındaki bienal'de büyük ödülü bir başka sanatçıyla paylaşmış. Önce çalışmayı İspanyolcaya çevirmeyi düşünmüş. Çünkü anlaşılacağından emin olamamış.
 
"Milliyetçilik, ulus-devlet neredeyse bütün dünyanın sorunu. Ama yine de iş spesifik olarak İstiklal Marşı'ndan oluşuyordu ve böyle bir marşı çevirme işine girmek çıkışı olmayan bir yol gibiydi. Sadece milli marş olduğunun ve alfabetik sırada okunduğunun bilinmesi yeterli diye düşündüm. Dünyanın her yerinde insanların benzer tecrübeleri olduğu için, ne dediği anlaşılmasa da verdiği duygunun yettiği ortaya çıktı. Elbette bir farkla; Türkiyeliler işi izlerken çok gülüyorlar. Marşın alfabetik bir sırayla okunması komik bir metin çıkartıyor. Ancak Barselona'da insanlar marşı anlamadıkları için dehşete düşüyorlar.”
 
“Çiftdüşün serisinin ikinci işi, ilk video için çalışırken bulduğum 10 kıtayı ezbere okuyan 7 yaş altı çocukların videolarının çokluğu karşısındaki şaşkınlığım ve umutsuzluğumdan çıktı. Marşın içeriğini anlayamayacak yaştaki çocukların ağzından kefensiz yatanları, toprağı sıkınca çıkan şühedayı, dökülen kanları duydukça bunlarla ne yapabilirim diye düşünmeye başladım. Bu ikinci işte çocukların sesleriyle görüntülerini ayırdım. İzleyici videonun olduğu salona ulaşana kadar geçtiği koridor boyunca aşırı vurgularla ama dili dönmediği için ne söylediği tam anlaşılmayan çocukların sesini dinlerken, videoya ulaştığında çocukların mimikleri ve yapmacık hareketlerini tamamen sessiz olarak izleyecek.”(bu video ve ilgili görseller için bkz. doublethink2)
 
Sanatçının son işi “Beni Osman Öldürdü” 11 Aralık 2012 – 19 Ocak 2013 tarihleri arasında Asmalımescit’teki Sanatorium isimli mekanda sergileniyor. Serginin basın bülteninde iş şöyle anlatılıyor:
 
“İsmini Osman F. Seden’in 1963 tarihli filminden alan sergi, gündelik hayatımızın içinde karşılaşmaya, görmeye, duymaya alışkın olduğumuz imaj, sembol, ses ve metinlerin yeniden düzenlenerek sunulmasından oluşan, çoğunluğu video işlerden oluşuyor. Çalışmalar İstiklal Marşı’ndan Yeşilçam melodramlarına, Nutuk’tan kadına yönelik şiddet haberlerine uzanarak farklı tahakküm biçimlerinin kamusal ve özel tezahürlerini kat ediyor, iktidar teknolojilerini sorunsallaştırıyor. İşler, sıradan metin ve görüntülerin biçimsel bozumu, bağlamsal kopuşu ya da kategorizasyonu yoluyla, malzemelerin toplumsal işlevlerini ters yüz ediyor. Bu yöntemin önerdiği yeni bakış, ani bir aydınlanma yaratmaktansa izleyiciyi geçici bir kafa karışıklığıyla, yön şaşmasıyla ve özdeşleşememe haliyle başbaşa bırakıyor. Bu sayede birbirinden bağımsız görünen milliyetçilik, militarizm ve patriyarka gibi tahakküm mekanizmalarının işleyişlerini birbirine bağlayarak eleştirel bir alan açmayı hedefliyor.
 
Orta sınıf bir çiftin Pazar günü sohbetinde dile gelen eril şiddet, kentsel yıkımın üzerinde dalgalanan absürt İstiklal Marşı, dilden kopartılarak tacizkar bir bedene dönüşen Yeşilçam erkekliği, gündeliği politik bir alan olarak inşa ederken, kurucu tarihi ve toplumsal mitleri itibarsızlaştırarak alaşağı ediyor. İşlerin toplumsal cinsiyet rolü olarak erkekliğin ve kadınlığın inşasından, vatandaşlığın ve milletin kurucu mitlerine gezinen bakışı özellikle patriyarkanın mahremden toplumun geneline uzanan kollarını deşifre etme noktasında buluşuyor. Birbirleriyle konuşan bu işlerin arasında toplumsal muhalefetin ortaklaşan önerilerini de buluyoruz: verili olanı boz, tersine çevir, yeniden düşün.”
 
Kaynaklar:


*: 1980 yılında İzmir’de doğdu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin Resim bölümünden mezun olduktan sonra aynı üniversitede yüksek lisans ve sanatta yeterlilik programlarını bitirdi. Yaklaşık iki sene Yeditepe Üniversitesi'nde araştırma görevlisi olarak çalıştı. Arkasından ikinci yüksek lisansını Barcelona Üniversitesi’nde ‘Sanatsal Üretim ve Araştırma’ programında tamamladı. Halen İstanbul Kültür Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışıyor.
 
Çalışmalarında genellikle bireylere toplum tarafından atfedilmiş kimliklerin kırılgan yapısını inceliyor ve bu verili kimliklerin etrafına örülmüş anlamları abesleştirmek amacıyla bu alandaki sembolleri yeniden düzenliyor.

Seçilmiş İşler:
2012 Balkan Gölgeleri / Balkan Shadows / Stop-motion video, 00:20, loop
2011 Hayat Bilgisi / Text Book for Knowledge of Life / Tek kanallı video, 06:00 (Rasel Meseri ile birlikte)
2011 Gelin Kafası / Hairy Tail / Foto-enstalasyon
2010 Çiftdüşün-2 / Doublethink-2 / Tek kanallı video, 04:00
2009 Çiftdüşün -1 / Doublethink-1 / Tek kanallı video, 04:43
2009 Ayşegül İsyanda / Aysegul in Rebellion / Stop-motion video, 04:24
2009 Sanatçı olma oyunu / Being an Artist from Periphery (Game) / Web üzerinden oynanabilen oyun
2008 No Soy Yo soy (Soyun kolektifi ile) / No Soy Yo soy (with Soyun collective) / Stop-motion video, 06:08

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder